Kayıtlar

Bir şeyler oldu

 Hayattan her zaman beklediğimi aldığımı söyleyemem; zaten bu blog da biraz bunun için var. Hayal kırıklıkları, can sıkıntısı, dert tasa içeride birikmesin azıcık dökülsün, kelimeler bir işe yarasın... Bir şeyler elde ettiğimde de bunun için harcanan enerji ve zamanla elde edilen arasında uçurum oldu çoğunlukla. Yüz birim emek verip bir birim karşılık almak; sömürü ilişkisi mi denir, verimsizlik mi, bilemem, uğraşıp didinip ucundan azıcık sevinçlerle idare ettim. Annem yıldızımın düşük olduğunu söylerdi. "Düşüyor delinin yıldızı" ya da "yıldızlar ölmüş çoktan..." Ama arada bir de iyi bir şeyler oluyor tabii; yine beklemek, zaman, aman bir terslik çıkacak tedirginlikleri içinde diken üstü bir hal olsa da...  Profesör oldum. Öğrenci olarak başladığım bu blogta geldiğim yeni aşama. "Oldum ben sonunda, olmayanlardan oldum; ama kendimi hep olanlardan sordum." Nedense hep bir yıl sonu yoğunluğu olur bende. Asistanlık, yardımcı doçentlik, doçentlik hep kasım aral...

2025 yazı...

 Bıraktığım yerden devam: Headbangers 3. günden sonra, 27 Temmuz Dream Theater konseri de sorunsuz ve keyifliydi. Erken gitmeme rağmen biraz arkalarda kalmayı tercih ettim; büyük ekranlardan birine yakın olmak için. Şimdi biraz daha önden izleseydim keşke diyorum. Ama kalabalığın yaratacağı ekstra sıcak, sigara dumanına boğulmamak gibi nedenlerin yanı sıra, telefon ekranlarıyla görüşümün kapanmasını istemedim. Uzun süre sonra, lise yıllarında alığım tişörtümü de giymiş oldu. Konser başlamadan az önce birisi gelip bu detaya dikkat etmiş olacak ki "tişört baya eski hocam" diye lafa girdi; o sırada sahneye çıkacakları için konu fazla uzamadı. Önceki 4-5 konseri, kiminde bilerek kiminde şartlar nedeniyle, kaçıran eski bir DT sever olarak 20 yıl sonra yeniden grubu canlı izlemek tarihi bir an oldu. Tabii ki ayakta bekleme anları +40 bünyeyi iyice zorlarken, bu işleri hala tek başıma yapıyor olmak da 20'lerden kalan bir miras olarak üzerimde yük oldu.  Bu kez günübirlik değil, ...

Konser sezonu

 2025 konser sezonuna Headbangers ile başladım. Sadece 3. güne katılsam da oldukça doyurucu oldu. Headliner'ın Opeth olduğu günde kısmen bildiğim veya hiç bilmediğim grupları dinlemiş oldum.  40 yaş ve üzeri için yorucu bir etkinlik tabii... Bir gün önce gidip dinlereke sahaya çıksam da konser alanına ulaşmak için yürümeyi tercih etmem sıkıntılı bir tercihmiş. İn bin, sıra, hangi otobüs vs uğraşmamak için Tarabya'dan konser mekanına kadar yürümeyi tercih ettim. Giderken değil de dönerken daha çok zorlandım. Dönüşte bir şekilde kalabalık aşağı akar diye düşünmüştüm. İstanbullular sadece aktarma yapacağı duraklar arası mesafeyi yürüyormuş!  Festival ortamına çok alışık olmasam da her şey düzenli ve özelikle tuvaletler iyiydi. Daha önce milyon fest Adana'da bu durum oldukça sıkıntılıydı. Ses sistemi de beklediğimden iyiydi, gruplar cayır cayır çaldı, zamanında çıkıp indiler. Arada kenara çekilip dinlenmem gerekti çünkü sahneler arası koşturmaca oluyordum.  Yeni yerli gr...

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

 Avrupa'nın ortalarında dolandıktan sonra Anadolu'nun ortasına geri döndük. Arada batısında da konakladığımız oldu; elektrik kesintileri, yangınlar, sıcakla beraber. Gezip gördüklerimiz, hissettiklerimiz, ter ve yorgunluk iç içe geçti; içe aktarıldı. Bolca fotoğraf kayda geçti. Hafıza kaydı... Kayıp düşmesin diye anılar. "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" denklemini birlikte götürmeye çalıştım her zaman. Ama para olunca zaman, zaman olunca para olmuyor çoğu kez. Zamanımız daha bolken paramız azdı; yine de kayıtlara eklenen çokça yer oldu. Kimisi 36'lık filmlerde, bazıları basılı kağıtlarda kaldı.  Şimdilerde çoğu dijital. Öncekiler soluyor, sonrakiler yer açılsın diye siliniyor bazen. Hafızalar doluyor; sıfırlamak gerekiyor. Gençlikten orta yaşlılığa, orta sınıf dertleri... Okudum ve yazdım; gezdim ve dolaştım. Tekken iki ve şimdi üç olduk. O da ayak uyduruyor bize, tin tin geziyor sokaklarda; seviyor. Yeni yollar aşındırmak için zaman ve para kollamaya devam.

Konser ve holter

 Temmuz 24'ün iki ilginç gelişmesi, birbiriyle kafiyeli. Önce Bruce Dickinson konseri için günübirlik İstanbul... Gecenin ikisinde yangın nedeniyle iptal olan uçağı değiştirme, onun da rötarı derken gidiş tamamlandı. Sıcakta Beşiktaş çarşısında vakit geçirme işi zordu, sonra güneş altında sıra, 40lı yaşlar için pek de uygun değilmiş. Konser harika olsa da dönüş için yine durakta ve havaalanında sürünme... Dönüşte uykusuzluk ve bel ağrısı. Olsun, uzun süre sonra kendim için bir şey yaptım.  Diğeri, yıllık check-up'ın kalpçi doktora denk gelmesi, tekleme var diyip holter takması. Kendim için taktığım holterle canlı bomba gibi kablolarla bir gün geçirdim. Hepsi sizler içindi, haberiniz olmasa da.. Bensiz ne yapardınız, bilemedim. Teklerdiniz eminim. Günde 12 kere teklemişim, normalmiş. Sağlık sektörünün oyunlarından sağsalim çıktım. Eminim.