Hava serinledi, boğaz hafiften gıcıklandı, ıhlamurlar içildi, uzun kollulara geçildi ve iç titremeleri arttı. Artık eller cepte; beden büzüşmekte. Ay içindeki Ankara ziyaretleri yürümeye ve kafa dağıtmaya yaradı. Eski dost Ankara, orada bizi bekleyip başbaşa oturmak konusunda her zaman hazır. Yeni dostlar edinmeye çalışırken sırtımızı oraya yaslamış olmanın rahatlığı da var. Orası ve oradakiler... Koşturmacanın arasında gidilebilecek bir yerler olması güzel. Aslında pek yerimizde durduğumuz da yok. Bir yerler, bir şeyler arayışı hep devam ediyor. Belki böylece içimizdeki ufuneti, sıkıntıyı atabiliyoruz. Durduğumuzda kendimizi yakalıyoruz.
şöyle bir bakacak olursak
şöyle bir bakacak olursak geçmişe; hevesliydim, öğrenci kulübü yönettim, dergi çıkardım, yazılar yazdım, insanlarla konuşmaya inandım, duvara yazılar astım, fanzin çıkarttım, siyah ve beyazdım, nettim, mesaj vermek istedim, fotokopiciler ikinci evimizdi, makinelerin sıcaklığında ısındım, gruplar kurdum, insanları bağladım, insanları ağırladım, yazılar yazdım (söylemiş miydim?) müzik gruplarının peşine düştüm, fan oldum, sahne ışığı, bira satışı, kulüp kurdum, imza aldım, sarıldım, konserleri takip ettim, beş bin kişiyle omuz omuzaydım, sıcaktı, yoruldum, uykum geldi, insanlarla konuşmaya inancımı kaybetmeye başlamıştım, yazılar yazdım (orasını biliyoruz) trenlere bindim, uzun uzun yollara düştüm, insanlar etrafımdaydı, konuşmadım, seyrettim, dinledim, dinlenmedim, kendi başımaydım, başka binler de oldu, misafirlerim oldu, ev sahipliğim ve konukluklarım, kafam iyi oldu, kötü oldu, iyi kötü yaşıyordum, gezip dolaştım, otobüs koltuklarında ısındım, vagonlarda terledim, uçaklara ...
Yorumlar