iç sesimizi daha az duyuyor olmak sanırım büyümenin göstergelerinden. dışarının hayhuyundan dolayı içeriyle daha az ilgileniyoruz. şimdi dışarıdan duyulacak yeni sesler olacak. bebek ağlaması.... yeni bir deneyimin, daha öncesinde olmayan uzun bir yolculuğun başına doğru gidiyoruz; son düzlükteyiz. yeni bir şehir, yeni bir ortam, bir türlü bulunamayan kafa dengi arkadaşlar derken artık yeni bir ev ortamının da eşiğindeyiz. yaparak öğrendiğimiz için hayatta , buna da bir ön-hazırlık mümkün değil. oldum, hazırım demek imkansız. sadece bekleyerek, yaparak, sabrederek, bazen unutarak veya yaptıklarımızdan vazgeçerek, çok az ön bilgi ve fazlasıyla deneyimcilik üzerine kurulu yaratıcı bir hayatımız var. iyi mi kötü mü bilmediğim iç sesin yönlendiriciliği de yoksa artık dışarıdan duyduklarımıza kulak kabartarak, anlamaya ve yorumlamaya çalışarak yeni bir yaratım serüvenine doğru gün be gün ilerliyoruz.
şöyle bir bakacak olursak
şöyle bir bakacak olursak geçmişe; hevesliydim, öğrenci kulübü yönettim, dergi çıkardım, yazılar yazdım, insanlarla konuşmaya inandım, duvara yazılar astım, fanzin çıkarttım, siyah ve beyazdım, nettim, mesaj vermek istedim, fotokopiciler ikinci evimizdi, makinelerin sıcaklığında ısındım, gruplar kurdum, insanları bağladım, insanları ağırladım, yazılar yazdım (söylemiş miydim?) müzik gruplarının peşine düştüm, fan oldum, sahne ışığı, bira satışı, kulüp kurdum, imza aldım, sarıldım, konserleri takip ettim, beş bin kişiyle omuz omuzaydım, sıcaktı, yoruldum, uykum geldi, insanlarla konuşmaya inancımı kaybetmeye başlamıştım, yazılar yazdım (orasını biliyoruz) trenlere bindim, uzun uzun yollara düştüm, insanlar etrafımdaydı, konuşmadım, seyrettim, dinledim, dinlenmedim, kendi başımaydım, başka binler de oldu, misafirlerim oldu, ev sahipliğim ve konukluklarım, kafam iyi oldu, kötü oldu, iyi kötü yaşıyordum, gezip dolaştım, otobüs koltuklarında ısındım, vagonlarda terledim, uçaklara ...
Yorumlar