Kayıtlar

2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

uçsuz bucaksız azınlık...

Kafamızda kurguladıklarımızın, birileri aracılığı ile dışarıda yansımasını görmek çoğu kez şaşkınlık verir. “İçeride” anlamlı olan şeylerin “dışarıda” ne hal alacağı bilinmediğinden, birilerinin bizim derdimize derman olmasını beklemek tedirginlik yaratır. Bu tedirginliğin, şüpheciliğe ve inançsızlığa yol açan yanı sanki daha çok tercih ediliyor gibi, ki sonunda “kimse beni anlamıyor” batağına saplı kalınan… Ancak var oluşsal sıkıntılarının anlamlı bir mecraya akması için, kimi zaman tek başına mücadele edebilmek de gerekir, aslında tek olmadığını bilerek. Gençlik denen garabetin içinde, böyle bir azınlık da var, ucu bucağı bilinmese de… “biz kim; kim ki onlar…” Canı sıkkın bir kuşak, farkında olduklarının acısını hisseden… Başka türlü bir şey isteyen, bunun için önce başka türlü biri olmanın gerektiğini bilen tam da bu nedenle kendiyle bir alıp veremediği bulunan; kaçıp gidecek bir yeri olmadığı için de kendiyle dalgasını geçen, ironik bir kuşak bu. “bırak bu işleri” önerilerine k

kaptansız gemi

"kaptansız bir gemi, neye yarar sanki? işte o bendim: kafam şarabi... bak yaşlar kaç oldu; gözümüzde büyüttük onları, satın aldık. ne bilseydim; insan bazen ayrı düşermiş kendinden, ve bilseydim meğer bu vicdan ödünç alınmış insanlardan. yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… ben bir duaydım, derin uyku adamı. uyandırma, hiç yoktan ölmeyeyim. bu gece radyoda yine o şarkı, kapatma, hiç yoktan düşteyim. ne bilseydim insan bazen ayrı düşermiş kendinden. ve bilseydim: meğer bu vicdan, ödünç alınmış insanlardan. yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… " (cenk taner-yaşıyorum ölüyorum-kum.)

çıkarlarıyokmuşdabirşeybeklemiyormuşçasınagillerden

...çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaktır. her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır. kimse, onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. bir gün öldükleri zaman, arkalarında küçük bir iz, bir anı, bir gözyaşı, bir eser bırakmadan yok olacaklardır. Gazetedeki ölüm ilanı bile, yedinci sayfada bir kenarda kalacak, kimsenin gözüne çarpmayacaktır. hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır. ölüm bile onların adlarını duyurmaya yetmeyecektir. Herkesin mezarında güller ve menekşeler büyürken, onların mezarlarını otlar bürüyecektir. mezarları bir kenarda kalmasa bile, büyük ve muhteşem anıtların arasına sıkışıp kaybolacaktır. cennetteki muhallebicide de garson onlarla ilgilenmeyecektir. ağız tadıyla bir keşkül yiyemeden masadan kalkacaklardır. hayattan çıkarı olmayanların hayatı, çıkmaza sürüklenecektir. kendini beğenmişliğin cezasını daha bu dünyadan çekmeye başlaya

bir ben var içimde:

(disconnectus erectus): Beceriksiz ve korkak bir hayvandır. İnsanboyunda olanları bile vardır. İlk bakışta, dış görünüşüyle, insana benzer.Yalnız, pençeleri ve özellikle tırnakları çok zayıftır. Dik arazide, yokuşyukarı hiç tutunamaz. Yokuş aşağı, kayarak iner. (Bu arada sık sık düşer).Tüyleri yok denecek kadar azdır. Gözleri çok büyük olmakla birlikte, görmeduygusu zayıftır. Bu nedenle tehlikeyi uzaktan göremez. Erkekleri, yalnız bırakıldıkları zaman acıklı sesler çıkarırlar.Dişilerinide aynı sesle çağırırlar. Genellikle başka hayvanların yuvalarında (onlardayanabildikleri sürece) barınırlar. ya da terkedilmiş yuvalarda yaşarlar.Belirli bir aile düzenleri yoktur. Doğumdan sonra ana, baba ve yavrular ayrıyerlere giderler. Toplu olarak yaşamayı da bilmezler ve dış tehlikelere karşıbirleştikleri görülmemiştir. Belirli bir beslenme düzenleri de yoktur. Başkahayvanlarla birlikte yaşarken onların getirdikleri yiyeceklerle geçinirler.Kendi başlarına kaldıkları zaman genellikle yemek yem