Kayıtlar

Ekim, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

olan biten

-N.'ye gidip hayatıma şöyle bir göz attım. Şimdi uyumaya devam ediyorum. Gözümü açtığımda herşey için çok erken olacak. Evet, "ikimiz de yeniden başlayacağız". -DT'nin yeni albümünü bi süre önce indirmiştim. Dinledim ve beğendim. Lost but Forgotten ile Breaking All Illusions, kayda değer. Ama nedense yeniden dinlemek için pek bi' istek duymadım. Şarkıdan çok albüm-sever olduğum için olabilir... Belki, onları da tükettiğim için olabilir. Şimdi sırada, "doğdum ben memlekette" var. Onda arayacak daha çok şey bulabilirim. -Yeni hayatta yeni bir araç: Yeni çamaşır makinesi. Ev işleriyle uğraşmaktan hoşlandığımı da fark ettim, eski eşyalarımdan uzaklaşmanın huysuzluk yarattığını da. (Evden çıkmadan yerleri süpürdüm tatlım!)
yazamamanın iki nedeni: -enerjiyi tez sayfalarına aktarıyor olmak. -kara dehlizlerde fazla vakit geçiremeden kara gözlü projektörlere takılmak.

faaliyet raporu

* 15 Ekim Eylemleri ve Türkiye... https://www.birikimdergisi.com/guncel/379/15-ekim-eylemleri-turkiye-de-neden-karsilik-bulmadi *Avrupalı Hareketlerin İsyanı Sürüyor: http://bianet.org/bianet/bianet/133122-avrupali-hareketlerin-isyani-suruyor

koşan insan, eski şehir...

1. yılı Eskişehir soğuğunda devirdik. Çok değil, 4 yıl oradaydım, çocukluğumda; gel gör ki yüklenen anlamlar zaman ve mekandan bağımsız işliyor. İlk ilkokula, ikinci ilkokula, her iki mahalleye ziyaretler... İlk maçları izlediğim stat, gitmek için yollarından yürüdüğüm yollar. 20 küsür yıl sonra da Ankara'ya gelip gezer miyim buraları? Hiç bir yere kıpırdamadan bir yaşam, nice olurdu? Gezindiğim yerler arası noktaları birleştirsem anlamlı bir bütün olur mu? (bunu yazmıştım daha önce) "yağan yağmur, ıslak cadde, koşan insan, eski şehir; güzellikler saklı hala aşka dair" (söylemiştim bu şarkıyı milyon kere)

mutlu bir yazı

blogun katrankaralığı kimi zaman açılsa da, belli bir koyuluk hakim kelimelere; haklı olarak "mutsuz musun" diye soruyor o da. Mutluluk, mutsuzluk anlık ya da dönemlik şeyler olabilir ama bir yandan da ruhun değiştirilemeyen yerleri var; ne kadar uğraşsan da dönüştürülemeyen. Neyse ki ben diğer büyük çoğunluğunu kurcalamayı ve kendimce düzeltmeyi başardım. Örneğin bir yıldır eşim var. Eş-leştirdiğim kendimle. Bunun yaparken pek çok kez zorladığım, sorguladığım, kendimi ve onu hırpaladığım dönemler oldu. Başka yollara sapıp, neyiz ve nerelerdeyiz diye kontrol ettiğim de... Zaman çabuk geçti, sanki o sorulardan çıkamaycak gibiydim. Ama oldu: Evin yuva olmasını, akşamları sohbeti, huzuru, sabahları kahvaltıyı, tantanayı, bulaşık ya da çamaşır makinesinin doluluk oranını, kıyafetlerin renklerini düzenini, haberlerin sövgüsünü yergisini, geleceğin umudunu belirsizliğini paylaştığım biri. Onunla en çok rahatım. Belki o yüzden eşim. Mutluyum velhasıl; 1 yıl doldu.

iki konser

Bir yılı doldurmadan iki Kesmeşeker konseri, bünyeye zarar vermedi. Tersine, yılların birikintisine derman oldu. Günler geldi geçti gözlerin önünden, sözlerde karşılık bulan hayalkırıklıkları hatırlandı, kalpte bir sızı, kalpte bir umut, "aslında garip sözler yazmışız" minvalli özeleştiri ama nakarat, iyidir iyi. Hep tekrarlanan kısımlar, alışkanlıktan mı yoksa en iyi bildiğimiz şey bu olduğu için mi, iyidir. En iyi bildiğini, sıkça tekrarlamak... Arada bir sorgulamak da iyidir tabii; bu en iyisi mi gerçekten; daha iyiler var mı? Kendimiz yazmayıp kendimiz oynadığımız oyunda, oyunculuk kabiliyeti metnin önüne geçebilir mi? Daha iyi oyunculuk mümkün mü? Mümkünse neye yarar, yanlış olanı daha iyi hale getirmekten başka?
Gün geçtikçe aptallaşıyor muyum? Unuttuğum kelimelerin sayısı artıyor, nesnelerle ilişkim uzaklaşıyor, bildik çemberin dışına çıkmaktan çekiniyorum. Eskisi kadar derin düşünemiyorum sanki, olasılıklar daha sınırlı. Tüm unlarla birlikte yaşlılarla ve çocuklarla daha iyi zaman geçiriyor olmam da cabası. Yeni bir dünya etrafımda dönüyor. Alzheimer koşarak geliyor. Dün yine bir enayiliğin ucundan döndükten sonra, zeka pırıltısı gösterdiğim işlerin sayısında iyice azalma olduğunu fark ettim. Yakışıklı değil ama sempatik çizgisinden, iyi vakit geçirilen arkadaş çizgisine geçtikten sonra şimdi de kolay kandırılabilir statüsünde beklemedeyim. Direncim ve güvencim düşüşte...