Kayıtlar

Temmuz, 2006 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

uçsuz bucaksız azınlık...

Kafamızda kurguladıklarımızın, birileri aracılığı ile dışarıda yansımasını görmek çoğu kez şaşkınlık verir. “İçeride” anlamlı olan şeylerin “dışarıda” ne hal alacağı bilinmediğinden, birilerinin bizim derdimize derman olmasını beklemek tedirginlik yaratır. Bu tedirginliğin, şüpheciliğe ve inançsızlığa yol açan yanı sanki daha çok tercih ediliyor gibi, ki sonunda “kimse beni anlamıyor” batağına saplı kalınan… Ancak var oluşsal sıkıntılarının anlamlı bir mecraya akması için, kimi zaman tek başına mücadele edebilmek de gerekir, aslında tek olmadığını bilerek. Gençlik denen garabetin içinde, böyle bir azınlık da var, ucu bucağı bilinmese de… “biz kim; kim ki onlar…” Canı sıkkın bir kuşak, farkında olduklarının acısını hisseden… Başka türlü bir şey isteyen, bunun için önce başka türlü biri olmanın gerektiğini bilen tam da bu nedenle kendiyle bir alıp veremediği bulunan; kaçıp gidecek bir yeri olmadığı için de kendiyle dalgasını geçen, ironik bir kuşak bu. “bırak bu işleri” önerilerine k

kaptansız gemi

"kaptansız bir gemi, neye yarar sanki? işte o bendim: kafam şarabi... bak yaşlar kaç oldu; gözümüzde büyüttük onları, satın aldık. ne bilseydim; insan bazen ayrı düşermiş kendinden, ve bilseydim meğer bu vicdan ödünç alınmış insanlardan. yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… ben bir duaydım, derin uyku adamı. uyandırma, hiç yoktan ölmeyeyim. bu gece radyoda yine o şarkı, kapatma, hiç yoktan düşteyim. ne bilseydim insan bazen ayrı düşermiş kendinden. ve bilseydim: meğer bu vicdan, ödünç alınmış insanlardan. yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… yaşıyorum içim gölmüş, ölüyorum dışım çölmüş. yürüyorum bir kez daha, bilmediğim diyarlara… " (cenk taner-yaşıyorum ölüyorum-kum.)