Kayıtlar

Temmuz, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ayhan Geçgin/Son Adım

Oldukça etkilendim Ayhan Geçgin'in Son Adım'ından, baştaki durgunluk yavaş yavaş içine alıyor okuyanı.  "Niçin böyleyim diye soruyorsun, neyi göremedim? Yapamadığım, beceremediğin şey ne? Böyle birine nasıl dönüştüm? Bir kötürümlük, ama kötürümlük dediğinin gerçekte ne olduğunu dahi bilmiyorsun. Bir yıkım duygusu doluyor içine. İçinde bir şeyin bozulmuş olduğunu duyuyorsun. Bozulmuş? Nasıl bozulmuş? Bir arabanın, motorun ya da bir aletin bozulması gibi mi? Yoksa bir etin bozulması gibi mi? Bozulan yer neresi? Bunu nasıl onaracağını bilmiyorsun. Onarılabilir mi? Yoksa bu noktayı geçtin mi? Sana öyleymiş gibi geliyor: içinde bir şey onarılmayacak biçimde biçimde bozuldu." Syf 106

Platonov/Çukur

"Çiklin, uyuyanların ortasında oturmuş susKunca ömür sürüyordu; kimileyin sessizlikte oturup görünürde ne varsa gözlemlemeyi severdi. Düşünmek zor gelirdi ona ve bundan pek müteessirdi - ister istemez hissettiği ve içi sıra heyecanlandığıyla kalırdı. Ne kadar uzun süre oturursa hüzün o kadar kabarırdı hareketsizlikten, o yüzden Çiklin ayağa kalktı ve elleriyle barakanın duvarına dayandı, yeter ki bir şeyi itsin, kıpırdasın. Uyumayı hiç istemiyordu- aksine ... kırlara çıkıp çeşitli kızlar ve insanlarla dalların altında oynamak isterdi şimdi". Syf 46

yaz okumaları '18

Bu yazın ilk düzlüğünde kitaplarla aram iyiydi. Aradaki açığı kapama isteği midir yoksa mesleki deformasyonla tarama okuması yapmaktan mı bilmiyorum, edebi okumalar konusunda yaza hızlı bir giriş yaptım. Geçen yaz olduğu gibi Metis ve Ayrıntı'nın kendi sitelerinden almıştım kitapları. Daha önce Ola Bauer/Acemi Pezevenk ve Peter Carey/Bir Sahtekar Olarak Hayatım'dan pasajlar eklemiştim; aşağıda bulmak mümkün, diğerlerini de yavaş yavaş ekleyeceğim. Bauer ve Carey'nin kitaplarına notlarım 3/5. Bauer'inki bir üçlemenin parçası, kitabın başlarında denizci olan kahramanımızın sormadan Paris'te başladığı yeni hayat ve bu hayata adaptasyon çabası anlatılıyor.  Oldukça kısa cümlelerle anlatılan gerçekçi bir hikaye.  Carey'de ise takip etmesi daha zor bir kurgu var. Anlatıcının kurguları mı yoksa yaşanan bir olay mı kestiremiyorsunuz ki zaten mevzu da biraz buna odaklı; yaratılmış mı yoksa gerçekten var mı bilinmeyen bir karakterin hatıraları üzerinden edebi eserler da

Peter Carey / Bir Sahtekar Olarak Hayatım

Yaz okumaları, devam. Takip etmek, neyin kimi anlattığını oturtmak zordu ama hikaye ilginçti. Gerçekten olup olmadığı belli olmasa da bir şairin başka bir karakter yaratarak ünlü olduğu iddiası. "Ne berbat bir şey bu, Christopher, bu noktaya gelmek. Ölümün hepimize geldiğini söyledim. Hayır, hayır. Şu lanet hayatım boyunca bir sanat eseri yaratmaya çalıştım. Ve şimdi sonum gelince, onu verecek yalnızca sen varsın. Eski düşmanım. .... Bu ne? Onu yok etmeyeceğine yemin et, dedi. Kitabın adını taşıyan ilk sayfasında o yırtıcı, alaycı, iğneleyici başlığı gördüm: Bir Sahtekar Olarak Hayatım. Onu yakmayacağına yemin et . Bu nedir? İnsan ruhu, dedi. Kendi kendiyle alay ettiğini sandım. Ne bekliyordum ki? Elbette sanat değildi. Yemin ediyorum, dedim ona, buna hiçbir şekilde zarar vermeyeceğime yemin ediyorum. Gerçeği söylüyordum. Bir paranoyak şizofrenin sabuklamaları da olsa -ki tam da öyle düşünüyordum- onu muhafaza edecektim." Syf 226.