Kayıtlar

Temmuz, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Şimdi biz buyuz...

çok yaşamış da yorulmuş gibi, yaşamadan yaşadık her yerde tek oyun vardı şehirde, oynardık kendi kentimize. derin tutkulara düşmemek: buydu hayattan anladığımız. ama ne varsa düşenler de var, varmış meğer. yasal uyarlar, sağlığa zararlı sigaralar arasında, bunca yıl oturup da her yerini bilmediğim sokaklarda aradım seni. artmadım da azaldım sanki, bir bomba daha sallamışlar uzaktaki dostlara artmadık da eksildik bu ara. kafelerde, liselerde, sokaklarda avunduk aşklarla, şarkılarla yeminliydik onlar gibi olmamaya, dostlarla zamanla solmamaya kimimiz küfür etti, kimimiz bakıp geçti, kimimiz mola aldı bu oyunda. kaptan gitti, hava bozdu, herkes sandallara! hem o, hem şu olamazsın, biraz huzur bulamazsın ama seversin konuşmayı, çünkü konuşmak bedava meydanlar boş olunca, isteseydin yapardın ama yapmadın. şu farklı ama aynı yollarda, göz göze gelip susanlar. oysa ne kadar benziyorduk birbirimize: aldandığımız şeylerle. aslında birer fincan sohbet şehrin soğuğunda hepsi b

aslı erdoğan/mucizevi mandarin

"oysa insanın bir başkasını küllerinden bile olsa yeniden yaratmak istemesi, sonsuz bir yetki üstlenmeyi, bir tanrı olmayı arzulamasıdır. Bu da onun acı çekmesini ya da ölmesini istemekten daha masum değildir." syf 60. "sana daha önce hiç söylenmemiş sözleri söylemek, hiç anlatılmamış öyküleri anlatmak, keşfedilmemiş bir dünya göstermek isterdim. Ama sadece müzik gerçekten söz edebilir aşktan. Aşktan ve ölümden... Sözcüklerin ulaşamadığı yerlere sadece o dokunabilir." syf. 61 "nesneler, sesleri ölçüsünde duyumlarımda yer alabiliyor, tıpkı insanların geçmişimde yol açtıkları izler kadar yer alabilmeleri gibi." syf 74.

Konuşmak serinletir.

"Sakin içimdir. İçim evimdir. Zarfın içindeki adam bendim, bunu da söyleyeyim. Neye baksam, rüzgara, çamura sebebi benim. Canım yansa aydınlanırım belki o acıyla ya da bir can yaksam bu karşımdakini aydınlatmak için mi? Gözyaşı yangına çare mi? Dışa akan her şey içe de akar. Alkol ateşi azdırır. Konuşmak serinletir. Bir can yanmışsa çaresi tektir. Zamanın kumları rüzgarla gelir, rüzgarla gider. Gelmek ve gitmek iki aşık. Aşk onlardan doğar. İki taşı çarptığında çıkan kıvılcım gibi. Gelip gittiğimiz gibi." (Cenk Taner, Andıran Otu, syf. 14)