Kafamdaki kargaşayı adana otogarında görmek mümkün; mahşerin kopyası, her çeşit ses ve gürültü, mizaç ve mizah, korku ve gerginlik. Biliyorum bunları bir yerden. Sessiz ve karanlık odalardan dağ başına geçtim, acaba sonum burası mı diye içim içimi yiyerek, toprağa akın olmanın verdiği sağaltım. Rana Dasgupta'nın Solo'sunu okuyorum bir yandan, yine yaşlılıktan geçmişe yolculuk hikayesi. Ben de kendimi nasıl heba ettiğimi izliyorum çeşitli anılarda, nelere cesaret edemeyip nelerden kaçtığımı, kimleri kırıp neleri döktüğümü. Kendime haksızlık etmeye devam. Sırtımı sıvazlasın diye ancak annemin yanına gelebildim. Pek arayıp soranım yok. Ne desinler, onların söyleyeceklerini ben kendime söylüyorum. Kendimden başkasını düşünemiyorum. Ama düşünmeliyim. Etrafta dertlenecek çok şey var. Kendimden biliyorum. Şaka şaka, hiç bir şey bildiğim yok. Uzun bir yolculuk öncesi kendi kendime konuşuyorum. İnsanları pek sevmiyorum ama kendi kendime de sıkılıyorum bazen.