yazmak üzerine...
(sanırım hiç bi yerde yayınlanmadı; ben bile unutmuşum yazdığımı böyle bir şeyi; buyurun...) yazmak yazmak kazmak içten içe içeri gerisin geri dalmak salmak kendini sallanmak (sallama!) dalmak dalgalanmak durulmak bir çıkış yok takılı kaldım kendi labirentimde beylik cümlelerin içinde eski günlerin bedbinliğinde, bu bir zihin arkeolojisi, kazma kürek olur kalem kağıt (ve yeni dönemde klavye-ekran), çıksın diye bir şeyler eşelediğin toprak: bilinç. bilincin içinde akmaktır yazı, bilinç akışı, gayya kuyusuna giriş ya da ordan çıkış, karşılaşacakların hoşuna gitmese de bu sensin, kelimelerin rehberliğinde ilerlemenin sonucu, kılavuzu kelime olanın burnu kendinden çıkmaz, çıkardığın parçalar anlam bulmaz, sen yüklersin anlamı, hangi dönemlere ait olduğunu, soyutluğun uçsuz bucaklığı, özgürlük bu olsa gerek, dil denen şeyde kendini buluyor, aktarımın gücü, paylaşım derdi, bölüşüm derdi, çizgilerin devamı, kendinden çıkmak ve kaybolmak bu işteşlikte en sonda bulacağının kendi olduğuna da...