Kayıtlar

Ağustos, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

pazar

Annem ütü yapmış, burnuma geldi kokusu eski ütünün; banyodan henüz çıkmışım saçlarım henüz ıslak, tenim kaşınıyor sabun tozlarıyla, bizimkiler başlasın diye bekliyorum, ardından da Spor Stüdyosu, yarınki ödevi iyi ki ctesi akşamdan yapmışım. Böyle düzenli çalışırsam büyük adam olurum, üniversite falan diyorlar, bizim komşunun oğlu kazanmış Ankara'yı... Yan apartmanı da yendik, 2 gol attım maçta çok keyifliyim, komşu kızı da gördü gollerimi! Sabah okulda koşturacağım yine top peşinde... Yıllar sonra belki bi gün ben de Ankara'daki evimde yemek yapacağım, bulaşık yıkayacağım, temizlik yapacağım-klasik pazar triplerine gireceğim-tv'de maç seyredip akşam bir iki makaleye göz atacağım, elektronik günlüğüme yazıp bizim takımın 3 puanına sevineceğim; yalnızlığımdan tat alacağım, babam dışarı çıkmama izin vermedi diye değil ben dışarıdan bilerek içeri girdim diye sevineceğim; kim bilir...

"my dearest friend"

i'm gonna die of loneliness, i know i'm gonna die of loneliness, for sure i'm gonna die of loneliness, i know i'm gonna die of loneliness, for sure my dearest friend you'll soon begin to love again to love again... dinle devendra banhart /smokey rolls down thunder canyon
Nerelisin? yazısı Aratos dergisinin bu sayısında çıkacak, bilgisi geldi dün; sevindim. Nere mevzuuna, bir yıldır bu evde olduğumu da eklemek gerek; mezuniyet sonrası göçebe vaziyetinde dolaşılan mekanlardan sonra yerleşik bir düzen, yeni bir mekan, ait olunmaya çalışılan; yeni bir sene dönümü ve yeni bir deneyim: yalnız.

nerelisin?

Beni en çok sıkıştıran-cevap verirken yoran-kafamı karıştıran sorulardan biridir bu: Nerelisin? Oysa ki sürekli karşımıza çıkan, takside otobüste her yer bizi yakalayan, muhabbetleri başlatan bir sorudur; ağızdan öylesine çıkıverir. Bense bana sorulmasından imtina ettiğim için karşımdakine hiç sormam; bu soru sırası bana geldiğinde atlayıp başka bir klişe soruyu sorarım mümkün olduğunca… Ama işte kaçış yoktur bir noktadan sonra ve açıklamayı yapmam gerekir. O an gelince, birden gizemli bir şekilde, “zamanın var mı bunu dinlemeye” diye, bir film kahramanına dönüşebilirim! Sonra, “aslında şöyle ama bir yandan da böyle” diyerek karşıdakinin kafasını karıştırırım. Hayır, yanlış anlaşılmasın, memleketimden-ailemden-köklerimden çekindiğim, korktuğum, onları sevmediğimden değil çekincem. Verecek net bir cevabımın olmamasından… Ben nereliyim? Doğduğum yer, büyüdüğüm yer(ler), doyduğum yer, nüfus kağıdımda yazan yer hepsi birbirinden farklı. Daha 25 yıllık süreçte, bir ton şehir dolaşıp hepsi...