Kayıtlar

Şubat, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

sarf ve para

yalnızlığı satın almak, çok pahalı. tek kişilik ev, tek kişilik oda, tek kişilik yatak, tek kişilik hayat. hepsi için üstüne para veriyorsunuz. üstüne üstüne üstlük, eksik kalıyor hesap. bulaşıkları yıkayabilirim, diyince öncelikle kirli çamaşırları önünüze sürüyorlar. temizliğin her türlüsünü seviyorlar. ama üstünüze üstünüze gelen fatura ve borçlar, hepsini tertemiz etseniz bile, cebinize bahşiş bile koymuyor. çok çaba sarf edip ya da hiçbir şey yapmayıp pazarın en nadide ve en pahalı ürününü aldığınızda, ucuz etin yahnisi yenmez diye avunabilirsiniz. kafanızı şişiren kimsenin olmaması için, tüm yahnileri çöpe atmak gerekiyor. yahnisiz bir hayat, çekilecek gibi değil. bu hayatı çekilir kılmak için sonunda kelle çorbanızı, bayat ekmek doğrayarak; beyin haşlamanızı ekmek arasına koyarak; can sıkıntısını sandviç yapıp yiyebilirsiniz. araya aldığınız, en pahalı etin en nadide yeridir (ikinci nadide). halbuki zamanında sadece et yemek için sarf ettiğim özel çaba, dişlerimin arasındaki p

faaliyet raporu

20 Şubat, Bir Mutabakat Gösterisi , Birikim-Online, Güncel Yazılar, 24.02.2010

diren-ç

Resim
20 şubat 2010, Tekel işçileriyle dayanışma mitingi, Sakarya Meydanı, Ankara:

Tek-ses

Resim

bir taş atarsın

"Bir taş atarsın, taş nereye düşerse Mutlaka bir köşebaşıdır Çünkü yüreğin daralmıştır ve kıştır Kullanılmamış bir sicim gibidir soğuk İşte bak her kestaneciye sapsarı bir köşebaşı kalmıştır. Şimdi bir şamandıra denizin yüzünde Durulmamış bir anı gibi kendini salmıştır. İçimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğu Yalnızlık bir başına kalmıştır." edip cansever

çarşı

Resim
Çarşı pazarın hengamesi, kitlenin, kalabalığın tüm suskunluğunu ve sıkışmışlığını haykırarak hayatta kalması belki... Herşey açıkta, etler ve renkler birbirine girmiş durumda. Suriye, belki de rengi solmuş değerli bir kumaş. (halep çarşısı) (Şam, Hamidiye Çarşısı)

hazret

Resim
"doğu'da bıraktığım aklım, iade edildi hazret tarafından..." Mustava, Bologna'da arka sokaklarda gizlenmiş kiliseleri dolaşırken, "camii gez desen bu kadar gezmeyiz" mealinde birşeyler söylemişti. Onun hatrına gezdim bu sefer. Araya yine, kilise de sıkıştırdım. İnananlar ve yönelenler... Oraya ve orada olduğuna hükmedilenler. Kalabalık ve ses; huşu ve şevk. Sevk. Alıp gitmek başka bir yana; kendinden geçebilmek. ve geçememek. Burada kendinde kalıp olup biteni izlemek. "küller toprağa karıştı, inanmışların rüzgarında; saflık bir anlam buldu iyilerin ruhunda..." (halep) (Şam) (Şam, Seyyide Zeynep Camii, Kubbesi altın kaplamaymış; Caferiler tarafından hac yeri olarak görülen mekanlardan biri.) (Şam, Omayyad Camii)

Esad

Resim
Onlar, heryerdeydi. Bizi izlediler. Onlar da onları izliyordu; biz izleyenleri seyrettik. Bize hayret etmiş olabilirler; benim hayretim sadece izlenimlerin çeşitliliğineydi. Çıkartma, kabartma, poster, afiş... Tek adam, farklı formlarda. (Şam-Hristiyan Mahallesi; parmak izi Esad) (Şam, polis motoru; bu çıkartma sivil araçlarda da çokça kullanılıyor.) (Çöl ortasında petrol istasyonu lokantası.) (Halep, kullanılmayan tarihi bir bina üzerinde işleme.)

kızıl

Resim
Rengi solmuş ülkenin kızıl tonu, duvarlarda kendini hatırlatıyor. Suriye'nin komünistleri boş durmuyor:

4 şehir

Yollar ve uykular... İzmir, Adana, Şam, Halep, Tarsus. Başka rüyalar kurabilmek için örülen kozalardan çıkış yolu... Farklı yastıklara gömülürken uykum, ruhumu başka şehirlerde sağaltmaya yardımcı olacak mı?