Yaz bitti ve tempo yeniden başladı. Bir kişinin kulağına kar suyu kaçırır mıyız acaba diye başladığımız dönemler, kar yığınlarının altında kalmakla sonuçlandı hep. Neyse ki çığların altından çıkabildim el yordamıyla. Ama yorgunluk kalıyor tabii geriye. Karda yürüyüp izini belli etmemek zor. Karda uyuduğunu sanıp ölüme doğru kaydığını fark etmemek de... Kar metaforlu bu açıklamalar içimdeki soğukluğu yeteri kadar ifade ediyor. Ateşler söndü ve geriye donmamak için bir mücadele başladı. Metaforlar da bitti. Gerçeklik kaldı. Bu kadar gerçek bir hayata koşar adım gittiğimi bilmiyordum hayallere dalıp yürüdüğüm günlerde. Daha iyisini hak ediyordum bence. Ama nedense olmadı. Sıradan bir taşra bitkisi haline geldim. Nadiren yeşillenip çoğunlukla can sıkıcı bir sıradanlıkta. Kar beyazlığıyla başlayıp bozkır sarısına dönüşmek içimdeki boğuculuğu yeteri kadar ifade ediyor. Sarılar boza, kahverengiler mora dönüştü. Olan biten, sonuçta, iki satır yazı yazmanın mutluluğu olarak kaldı. Bari çocuğum ...
Kayıtlar
Eylül, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
temmuz-eylül okumaları
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Bu yazın en iyi yanı, uzun süredir uzak kaldığım çeviri edebiyata koşar adım atlamamdı. Ayrıntı ve Metis'teki indirimli kitaplar bunda yardımcı oldu. Liste ve puanlarım şu: Julian Barnes - Bir Son Duygusu (3,5/5) Julian Barnes - Benimle Tanışmadan Önce (3/5) Andrew McGahan- Beyaz Dünya (2,5/5) David Lodge - Düşünce Balonları (3/5) David Lodge - Ne Kadar İleri Gidebilirsin? (devam ediyor) Arthur Phillips - Mısır Kaşifi (3,5/5) Arthur Phillips - Prag (3/5) Stephan Zweig - Satranç (3,5/5) Stephan Zweig - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (2,5/5) Georges Perec - Şeyler (3/5) Georges Perec - Uyuyan Adam (3/5) Georges Perec - Kayboluş (2/5)