2025 yazı...
Bıraktığım yerden devam: 27 Temmuz Dream Theater konseri, sorunsuz ve keyifliydi. Erken gitmeme rağmen biraz arkalarda kalmayı tercih ettim; büyük ekranlardan birine yakın olmak için. Şimdi biraz daha önden izleseydim keşke diyorum. Ama kalabalığın yaratacağı ekstra sıcak, sigara dumanına boğulmamak gibi nedenlerin yanı sıra, telefon ekranlarıyla görüşümün kapanmasını istemedim. Uzun süre sonra, lise yıllarında alığım tişörtümü de giymiş oldu. Konser başlamadan az önce birisi gelip bu detaya dikkat etmiş olacak ki "tişört baya eski hocam" diye lafa girdi; o sırada sahneye çıkacakları için konu fazla uzamadı. Önceki 4-5 konseri, kiminde bilerek kiminde şartlar nedeniyle, kaçıran eski bir DT sever olarak 20 yıl sonra yeniden grubu canlı izlemek tarihi bir an oldu. Tabii ki ayakta bekleme anları +40 bünyeyi iyice zorlarken, bu işleri hala tek başıma yapıyor olmak da 20'lerden kalan bir miras olarak üzerimde yük oldu.
Bu kez günübirlik değil, 1 gece konaklamalı gitmek ekstra para harcatsa da daha az yorulmamı sağladı. En son konferans için rastgele tercih ettiğim İstiklal'deki otel, artık favori mekanım oldu. Ne yazık ki o gece eski bir mezunumuzun trajik bir kazayla vefat haberini almak oldukça üzdü.
Sonrasında İzmir, sıcak, kışın içilemeyen fıçı biralar, klasikleşmiş birkaç yemek mekanı derken asıl büyük plan gerçekleşti: Bu yaz da tur satın almıştık; Güney Fransa - Kuzey İtalya - İsviçre turu. Bazı detayları, geçen seneki Orta Avrupa turu gibi, yeniden canlandırmaya çalıştığımız gezi blogunda yazacağım: azgittikbizgittik.blogspot.com
Her şeyin yolunda gitmesi gereksiz bir gerginlik yaratmıyor değil. Post-travmatik stres bozukluğum mu var, bilemiyorum, her an gereksiz yere sorun çıkabilecek endişesi iyice yerleşti. Önceki yaşananların bıraktığı izler. Memleket gündeminin saatlik değişmesi de bünyeyi etkiliyor tabii.
Şimdi gündem, tatil öncesinde başlayan ve halen devam eden kadro bekleme süreci...
Yorumlar