Kayıtlar

2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bir yıl daha biterken(2)

(evveliyatı şurada ) 25 ve 8; yıl başlarımın numaraları; ben bu kente geldiğimde doğanlar artık okullu oldular; doğduğumda ekilen çınarlar çeyrek asırlık oldu, gölgesinde ne aşklar yaşandı ve dahası "tamam hayat başlıyor" dediğimdekiler konuşmayı öğrendi ki 2005 yazıydı TAŞTİ'de ilk ağzımda çıktığında; ondan beridir 4 kere daha başladı hayat (lütfen hemen bozmayın, her gün başlar biliyoruz bu meret; geçmişten kopma bağlamdan dönemsel bir ayrım bu, lütfen!) 4 keredir başladı ve bitti; parasızlık ve yalnızlık, sefalet ve merhamet. yeni işler, yeni evler, sanki hiç bitmeyecek günler, yeni şehirler, yollar, yolculuklar, insanlar, hikayeler, neler biriktirmedim ki içimde ve sonuçta bir koza gibi örülen ağın içindeki tutsaklık. dön-dolaş aynı yerdesin, ekmeğin emrindesin. yeni bir yıl biterken, güneş dönüp dururken benim gibi hattında, dünya dönüp dururken etrafında, sınırında hiç şaşmadan, 365'te 1 de olsa bir ihtimal bugünü yaşamak; değer beklemeye, yeniden doğmaya ve...

30 yıl olmuş öleli: yaşamalı ve burunlarından getirmeli

2002 yılıydı; bir şeyler değişiyordu; bir şeyler akıyordu; ki o zamanlar böyle yyy sorunsalım yoktu-başka şeyler vardı ama sorular artıyordu; geçmişle bağ kopuyordu, ne kadar olabilirse işte, okuyordum-okuyordum-iyi okuyordum; bir yandan çelişkiler netleşiyordu, kutuplar beliyordu; derken bi yerden başladım- korkuyu beklerken -ki bir şeyleri beklediğim ortadaydı-halen öyle, bu debelendiğim çamurdan çıkmalıydım-ama olmadı; neyse; memleketin çeşitli köşelerinde, beytepede sırada, toroslarda bir çam altında, çukurovada varoşunda bir balkon kuytusunda, otobüs koltuğunda, tren vagonunda; her neyse, okudum, sonra tehlikeli oyunlar , sınırdaki oyunlar, kendi kendine konuşmalar- ki istanbuldaydım o zamanlar-sonra artvin; sonra işte o: tutunamayanlar . başladı ve bitti. her şey çok çabuk oldu; ama iyi oldu. başlayan ve biten başka şeyler de vardı; denk geldi, cuk oturdu, yeni bir çerçeve oldu, anahtar kelimeler değişti, imgelem değişti, artık yeni bir dil kullanıyordum sanki ve bünyeme zerk olm...

tüm Demirsporlar'ı seviyorum!

Tüm Demirsporları seviyorum; onların hepsi kan kardeştir; mavi-lacivert denizin farklı kıyılarıdır; armaları gibi kaderleri birdir... Demiryolunun iki rayıdır onlar, son durağın yakın olması umurlarında değildir... Adana’daki için, Seyhan Oteli durağında inip, iki yanında da turunç ağaçları ile bezeli -ki o turunçların kuzenleridir Gazi Ortaokulu’nun bahçesinde, bankların ayakları arasından geçirmek için teptiğimiz, suyu çıkana kadar peşinden koştuğumuz- yol boyunca benim gibi stada süzülenle beraber, kebap dumanları arkasına saklanan 5 Ocak’ın eteklerine sığınmayı, ya da Gazipaşa’yı turlayıp atkılarla, formalarla ele güne maça gittimizin duyurusunu yapıp, Vali Yolu’ndan ya da ara sokaklardan, içimden şarkılarla alkışlarla ortalığı inletmek gelse de, çoğunlukla sessizce kalabalığın arasına karışmayı, sonra içlerinde olmasam da yanlarında olmayı sevdiğim şimşekler in huzursuz bekleyişlerine ortak olmayı severim. Onların arasından şöyle bir stad çevresini turlayıp, mavilacivert denizde...

bunu evde deneyin!

Ankara Caz Festivali kapsamında Michele Rabbia-Antonello Salis ikilisinin konserine gitme şansı buldum, 24 Kasım gecesi. Bu yıl 10.su düzenlenen etkinliğin mutat mekanı ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda gerçekleşen konsere, tam anlamıyla şans eseri gittim ve uzun süre sonra ilk kez şansıma teşekkür ettim. Çünkü 1,5 saat boyunca sahnede kalan ve aralıksız (evet aralıksız!) çalan ikili tek kelimeyle çılgındı! Piyanoda Salis ve davul-perküsyonda Rabbia, uzun süreden beri seyrettiğim en ilginç konseri sahneye koydular. 8 yıllık Ankara maceramda, neredeyse her yıl bu festival kapsamındaki konserlere giderim ancak ilk kez bu kadar farklı bir deneyim yaşadım. Farklılık, ikilinin müziği bildik kalıpların ötesine taşıyarak “ses”le kurdukları doğal bağlantıdaydı. Öyle ki, Rabbia balondan radyoya, çeşitli oyuncaklardan önündeki hoparlöre, bir ipe ve hatta vücuduna kadar her şeyden ses çıkardı ve bunu piyanodaki Salis’le muhteşem bir uyum içinde yaptılar. Çoğu yerde müzisyenl...