Harita

Yoğun bir mayıs; yollar kimi zaman asfalt kimi zaman deniz; bir uçtan bir uca oradan oraya hareket edip duran aslında içimizdeki his. Aslında kat edilen yollar, uyuduğumuz noktalar, akıttığımız damlalar, gözyaşları ve terler, velhasıl bıraktığımız izler, bir haritanın ufak tefek taşları. Sonunda arkamıza baktığımızda, içimize baktığımızda oluşacak o resim. Şimdilik, nerdeyiz ve nerelerdeyiz-bilemiyoruz. Haritamızı ilmek ilmek örüyoruz. Tıpkı Torosların yörükleri gibi, bir o yana bir bu yana savruluyoruz. Dağların tepelerinden bozkırın düzüne ve mavinin derinliğine iniyoruz. Mavinin ve laciverdin, ömür törpüsü labirentine... Orada bir yerdeyim. Kendi haritamın okuma rehberinde; kilometre cetvelinde; şehir ve semt adlarının akrostişinde.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler