Yalnızlık kontenjanım dolmuş; onunla olan tüm bağlarımı yitirmişim. Kendimden fazlasıyla sıkıldım bu aralar. Önce koca bir temmuz, şimdi koca bir taşra haftası. Ondan uzak geçen zamanlarda kendimin ne kadar sıkıcı olabileceğini gördüğümden ona fazlasıyla üzüldüm. Sonra da üzüldüğüm için kendime kızdım. Sonra da kızdığım için başım ağrıdı. Sonra oturdum öylece.

Kendime yeni odalar yarattıktan sonra şimdi ne yapacağımı düşünmeye başladım. Dönüp dolaşıp buraya geleceğim belliydi ve bu beni hiç rahatsız etmiyor. Sadece buraya gelmekle burada devam etmek arasındaki ince/kalın çizgiyi pek fark etmemişim. Bünyem henüz alışamamış olmalı ki kendine yolculuk üretmeye devam ediyor. Uzun sıkıcı bir kış öncesi, yolculuklar iyi gelebilir ama açıkçası yoruldum ve param bitti. Dolayısıyla her keyifli şey zamanla keyifsizlik verir.

Alttan alta evrene yaydığımız mesaj meselesini düşünüyorum. Benim kısa mesajlarımla uzun paragraflarım evenin kafasını karıştırmış olabilir mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü