Hani nerde benim 30 yaş krizim? Başladık ilerliyoruz yolun yarısına doğru, yoksa teğet mi geçiyoruz?

İyi kötü koruduk kendimizi, şiirlerle şarkılarla besledik içimizi; yoksa bu hastalıklara değişen virüslere acımasız saldırılara nasıl direnecekti bünye. Gittikçe sıkılaşırken hayat, gittikçe sıkıştırırken bizi hayatın gerçekleri o eski birikimler ayakta tutuyor demek ki. Artık daha az şeye şaşırıp daha az şeyi beğeniyorum, peşinden gittiğim tutkuyla bağlandığım şeylerin sayısı azalıyor. Nasırlaşıyorum yani. Sinir uçlarımı kaybetmemek adına daha çok okuyup yazmak, daha çok şarkı dinlemek lazım belki. Kendimi kaybetmekten korkuyorum. Henüz bulamamışken... Biz eskiden şöyleydik, böyleydik demekten. Her yaşın güzelliğini ve en güzel günlerimizi yaşayacağız yalanını yakalamak istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü