iç sesimizi daha az duyuyor olmak sanırım büyümenin göstergelerinden. dışarının hayhuyundan dolayı içeriyle daha az ilgileniyoruz. şimdi dışarıdan duyulacak yeni sesler olacak. bebek ağlaması.... yeni bir deneyimin, daha öncesinde olmayan uzun bir yolculuğun başına doğru gidiyoruz; son düzlükteyiz. yeni bir şehir, yeni bir ortam, bir türlü bulunamayan kafa dengi arkadaşlar derken artık yeni bir ev ortamının da eşiğindeyiz. yaparak öğrendiğimiz için hayatta , buna da bir ön-hazırlık mümkün değil. oldum, hazırım demek imkansız. sadece bekleyerek, yaparak, sabrederek, bazen unutarak veya yaptıklarımızdan vazgeçerek, çok az ön bilgi ve fazlasıyla deneyimcilik üzerine kurulu yaratıcı bir hayatımız var. iyi mi kötü mü bilmediğim iç sesin yönlendiriciliği de yoksa artık dışarıdan duyduklarımıza kulak kabartarak, anlamaya ve yorumlamaya çalışarak yeni bir yaratım serüvenine doğru gün be gün ilerliyoruz.
Annemsiz ilk doğum günü
Annemsiz ilk doğum günü. Pek çok şeyin ilki gibi, bunun da ilki varmış. Pazar günü mezarını ziyaret ettim, çiçek diktim. Umarım tutar ve büyür. Bu yaşa kadar pek çok işim tutmadı, ama dertleri içimde büyüdü. Yine de aynı şeyleri yapmaya devam ettim. Denedim ve yenildim. Kimi zaman beraberlikler ve galibiyetler de oldu. Daha önce yazdığım gibi orta sıralarda, "hem önemsiz hem de nemsiz bir yerde" hikayemiz geçip gitmeye devam ediyor. Bazı rutinleri bozmayı sevmiyorum, bu da öyle. Yaşayıp gidiyoruz işte, "yıllar geçiyor yaşlanıyoruz galiba..." Arada ufak tefek mutluluklar, küçük başarılar ve büyük umutlarla nefes alıp vermeye devam...
Yorumlar