muhasebe #17
havaalanında polisin pasaportuma el koyması dışında iyi bir yıldı asılında, demek isterdim ama değil tabii ki o dip noktaydı belki ya da zirveydi, du bakalım daha neler olacak sorusu sormaya mecalim kalmamıştı çünkü. savcı odası da sıkça girdiğimiz bir yer değil. geri aldık küçük kitapçığı ama artık daha yaşlıydım. küçük kitapta daha neler yazılıydı? rüya'nın krizleri, dertleriyle beraber kendimizinkini pek önemseyemediğimiz zamanlardı. yorulduk. kızdık ve sıkıldık. daha da yorulabiliriz. alıştık mı? hayata ne kadar alıştıysak... çocuk şaşkınlığını kaydedip olan bitene şaşırmaktan ziyade onları kanıksadığımız için büyümüş sayılıyoruz. kötülüğün çocuksu değil bildiğin yetişmiş bir hal almasıyla karşılaşıyorsun. bu kadar yoğun saldırı altında başka bir dünya hayali de kurulmuyor. sadece savunma yapabiliyorsun. omuzlar da omuzmuş ha; yüklendikçe yüklendi, dizler titriyor altta. korkudan ve mecalsizlikten. uzun bir yaz tatilinde kendimi dinlerken, sıcaktan patlarken, rüyayı uyutmak için sokak aralarında turlarken, kendi rüyalarım var mı diye sorarken, en azından vega ve kesmeşeker albümleriyle avunduk. onlar da beni uyuttu. geçmişe götürüp getirdi. geldiğim yerden memnun değildim.
iyi okudum bu yaz. başkalarının hayalkırıklıkları, can sıkıntıları ve anılarıyla kendimi unuttum. kendimi hatırladığımda pek iyi değildim. bir kez tek, bir kez de ebruyla sinemaya gidebildim. yıllar sonra konsere gittik, yıl biterken iki kez hem de; pinhani ve hüsnü arkan; buralara gelmesi beklenmeyen-belki de buralara gelebilecek nadir kişiler. yerel takımızın maçlarına gittim bir iki kez, demirspor'u statta izlemeyişin 3. ya 4. yılı olacak. kalabalıklardan uzak, iyi mi kötü mü bilinmez bir rutinde sıkışıp kaldık. başkaları uzaktayken iyidir. dertler de... yaklaştığım zaman neler olacağını kestiremiyorum. neden bu işleri beceremediğimi anlamış değilim? diğer kocaman yetişkinlerle pek iyi değilim. diğer kocaman kötülüklerle baş edebilmiş değilim. ya onlar kadar kötü ya da onlar kadar kocaman olmalıyım. ikisi birlikte olursa zaten ben değilim artık. kendi olmak çok zor. belki de bir yanlışta ısrar ediyorumdur. yanlış bir hayatı doğru yaşamak... büyümeyi beceremeden büyümek. şarkıda dediği gibi, çöldeki denizci sıkıntısı. buralar eskiden okyanustu avuntusu. içim eskiden zengindi, mirasyedi. içim dışıma çıktı artık. deniz bitti.
iyi okudum bu yaz. başkalarının hayalkırıklıkları, can sıkıntıları ve anılarıyla kendimi unuttum. kendimi hatırladığımda pek iyi değildim. bir kez tek, bir kez de ebruyla sinemaya gidebildim. yıllar sonra konsere gittik, yıl biterken iki kez hem de; pinhani ve hüsnü arkan; buralara gelmesi beklenmeyen-belki de buralara gelebilecek nadir kişiler. yerel takımızın maçlarına gittim bir iki kez, demirspor'u statta izlemeyişin 3. ya 4. yılı olacak. kalabalıklardan uzak, iyi mi kötü mü bilinmez bir rutinde sıkışıp kaldık. başkaları uzaktayken iyidir. dertler de... yaklaştığım zaman neler olacağını kestiremiyorum. neden bu işleri beceremediğimi anlamış değilim? diğer kocaman yetişkinlerle pek iyi değilim. diğer kocaman kötülüklerle baş edebilmiş değilim. ya onlar kadar kötü ya da onlar kadar kocaman olmalıyım. ikisi birlikte olursa zaten ben değilim artık. kendi olmak çok zor. belki de bir yanlışta ısrar ediyorumdur. yanlış bir hayatı doğru yaşamak... büyümeyi beceremeden büyümek. şarkıda dediği gibi, çöldeki denizci sıkıntısı. buralar eskiden okyanustu avuntusu. içim eskiden zengindi, mirasyedi. içim dışıma çıktı artık. deniz bitti.
Yorumlar