yaz okumaları '18

Bu yazın ilk düzlüğünde kitaplarla aram iyiydi. Aradaki açığı kapama isteği midir yoksa mesleki deformasyonla tarama okuması yapmaktan mı bilmiyorum, edebi okumalar konusunda yaza hızlı bir giriş yaptım. Geçen yaz olduğu gibi Metis ve Ayrıntı'nın kendi sitelerinden almıştım kitapları. Daha önce Ola Bauer/Acemi Pezevenk ve Peter Carey/Bir Sahtekar Olarak Hayatım'dan pasajlar eklemiştim; aşağıda bulmak mümkün, diğerlerini de yavaş yavaş ekleyeceğim. Bauer ve Carey'nin kitaplarına notlarım 3/5.

Bauer'inki bir üçlemenin parçası, kitabın başlarında denizci olan kahramanımızın sormadan Paris'te başladığı yeni hayat ve bu hayata adaptasyon çabası anlatılıyor.  Oldukça kısa cümlelerle anlatılan gerçekçi bir hikaye.  Carey'de ise takip etmesi daha zor bir kurgu var. Anlatıcının kurguları mı yoksa yaşanan bir olay mı kestiremiyorsunuz ki zaten mevzu da biraz buna odaklı; yaratılmış mı yoksa gerçekten var mı bilinmeyen bir karakterin hatıraları üzerinden edebi eserler dair bir tartışma.

Ricardo Piglia/Suni Teneffüs (2,5/5), Andrei Platonov/Çukur (4/5), Umut Dağıstan/Boşluğun Sesi (2,5/5), Serdar Rifat Kırkoğlu/Dalgalar (2,5/5) okuduğum diğer kitaplar. Tabii burada Çukur'un klasik sayılabilecek özellikleriyle yeri ayrı. Alıntılanacak çok yeri var. Sovyetlerin yeni bir sistem ve insan yaratma isteğine dair erken tarihli bir ironik bir eleştiri; zaten kitap yazıldığı dönemden çok sonra yayınlanabilmiş. Açıp tekrar okunacak kitaplardan...

Suni Teneffüs'ü Latin Amerika'ya da dair bir şeyler okumak için seçmiştim ama daha çok edebiyat ve felsefe tartışmaları içinde geçiyor. Piglia, Arjantin edebiyatıyla başlayıp daha genel meselelere doru yola çıkıyor. Anlatıcının sıklıkla değiştiği, farklı kişilerin başrole geçtiği ve uzun cümleleriyle, diyalogların ve alıntıların birbirine karıştığı bir metin.

Yerli kitaplardan Boşluğun Sesi'nde Umut Dağıstan Türkiye için klasikleşmiş cinsellik ve kaçamaklarla bezenmiş bir yerel aile hikayesi anlatıyor; dil ve akıcılık iyiydi ama konu yaratıcı değildi. Yine de yeni bir kitabını daha okumak isterim yazarın.

Dalgalar'da Kırkoğlu, edebi eserlerle geçmişindeki yoğun ilişkisini bence gösterememiş ve yine bilindik bir aşk-kafa karışıklığı hikayesine yerleştirdiği İstanbullu küçük burjuva hayatına dair kesitler sunmuş.  Kötü değil ama Ayrıntı'dan çıkmış bir kitap için beklediğimin altında.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü