kitaplar-devam

Ernest Hemingway-Klimanjaro'nun Karları ile klasiklere devam ettikten sonra yaz başında aldığım ama şans eseri okuma sırası sona kalan Elizabeth Harrower'ın Gözetleme Kulesi'ni okuyorum. Hemingway'in bedeni yaralı kahramanlarıyla Harrower'ın ruhu yaralı kahramanları arasında bağlantı kurabilirim. Aslında varoluşsal meseleler, kendi arayan insanlardan edebi anlamda sıkıldım; kendimden sıkıldığım gibi. O durum, zaten bir şey üretebilmenin temeli gibi, bunun üstüne çıkabilmek önemli. Bu temelin üstüne başka bir şeyler koyabilenleri beğeniyorum artık. Edebiyatta başka konular, farklı olaylar ilgimi çekiyor ki bu yazki kitaplar aslında bu açığımı kapattı. Kaçıp gidemeyip burada kalmış, kalakalmış, yaralanmış beden ve ruhlardan, karamsarlıktan başka bir şey yansıdığı zaman daha iyi oluyor o metin. Ayhan Geçgin'in Son Adım'ında da yine benzer bir yaralı hal, çekip gidememe, gidince de neyle karşılaştığını bilememe durumları vardı. Yani bir mevzunun içinde yer almalı karakterler; o vakit ona adapte olmak kolaylaşıyor.  Hiç kurgu üretemeyen benim için de ilham verici oluyor bir yandan. Ruh halinin sıkıntısı bir akışın içinde olduğunda çekilir oluyor. Akıp gidemeyen, gittiğinde korkan veya sıkılan, öyle olmasını istememe rağmen olumsuz olasılıklara meyleden benim için kitaplar gerçekten en önemli yardımcı hala.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler