Iris Murdoch serisi
Iris Murdoch serisini bitirdim; Ayrıntı Yayınları'nın sitesinden set olarak almıştım. Ağ, Rüya Sakinleri, Melekler Zamanı ve Kara Prens romanlarıyla bir de sanat ve sanatçı tartışmalarını Antik Yunan üzerinden incelediği kuramsal kitabı vardı sette.
Ağ ve Melekler Zamanı'nı birlikte okuyarak başladım. Ağ ilk romanıymış, belki be bu yüzden serinin en farklı kitabıydı. Çeviri yapan ve yayın dünyasıyla temas içindeki kahramanın etrafındaki dostları, yazarlık macerası, etkilendiği kişiyle arasındaki gerginlik, hayatına temas eden kadınlar üzerinden Londra'nın ve Paris'in farklı bölgelerinde dolaşıp durduk. Kitabın bu ilişkiler ağının içinde biraz dağınık bir sonla bağlandığını söyleyebilirim.
Melekler Zamanı, genel çizgisini özetleyen kitaplardan biri. Kitaplarında sürekli inanç(sızlık), aldatma ve cinsel düzensizlik, ailevi kargaşalar var. Bu kitapta da eski ve kısmen yıkık bir rahip konutunun içinde, dışarıda sisle kaplı bir hava varken yaşanan sisli ilişkiler, ailevi girdaplar ve dini sorgulamalar görüyoruz.
Rüya Sakinleri'nde bu kez ölüm döşeğindeki yaşlı Bruno'nun geçmişe dair hatırlamaları ile küstüğü oğlu ve birlikte yaşadığı damadı üzerinden yine kadınların aslında ana eksende olduğu bir hikaye. Çok fazla kahraman var ve onların gözünden farklı şekillerde görüyoruz konuyu. Tek bir anlatıcı yok. Eşleri ölen ana kahramanların yeni kadınlarla kurduğu ya da kuramadığı gergin ilişkiler söz konusu. Burada yine dinsel olanı sembolize eden mistik/gizemli bir ikiz kardeş, Nigel, kadınlarla birlikte kitabın gizli kahramanı.
Kara Prens, hacmi itibariyle sona bırakıp en sevdiğim kitabı oldu. Belki tarzına da alıştığım için böyle olmuştur... Ya da gitgelleri ve farklı noktalara evrilmeleriyle diğer kitaplardan daha fazla macera olduğu için... Tam bir kargaşa hali ve kimin kimle nasıl bir ilişki kurduğunu çözemediğiniz bir durum. Kitap, yine yazarlık macerası içinde olan Bradley'in, bir başka yazar arkadaşı, onun eşi ve kızı, kendi kardeşi, eski eşi ve eşinin kardeşi üzerinden ilerleyen hikayesi. Konuyu Bradley anlatıyor ama kitabın sonunda, diğer karakterler de sırayla söze giriyor. Konunun genişlemesinde önemli etkenlerden biri de anlatıcının, sanata, aşka, iyi ve kötüye dair uzun analizlerinin olduğu kısımların varlığı. Sonu itibariyle serinin en etkileyici kitabı buydu.
Murdoch'ın kahramanları, felsefe, mitoloji ve din tarihinde karşılıklıları olan hikayelere ve kahramanlara fazlasıyla benziyor; sosyal bilimci damarının edebi dilini fazlasıyla etkilediğini görüyoruz.
Ağ ve Melekler Zamanı'nı birlikte okuyarak başladım. Ağ ilk romanıymış, belki be bu yüzden serinin en farklı kitabıydı. Çeviri yapan ve yayın dünyasıyla temas içindeki kahramanın etrafındaki dostları, yazarlık macerası, etkilendiği kişiyle arasındaki gerginlik, hayatına temas eden kadınlar üzerinden Londra'nın ve Paris'in farklı bölgelerinde dolaşıp durduk. Kitabın bu ilişkiler ağının içinde biraz dağınık bir sonla bağlandığını söyleyebilirim.
Melekler Zamanı, genel çizgisini özetleyen kitaplardan biri. Kitaplarında sürekli inanç(sızlık), aldatma ve cinsel düzensizlik, ailevi kargaşalar var. Bu kitapta da eski ve kısmen yıkık bir rahip konutunun içinde, dışarıda sisle kaplı bir hava varken yaşanan sisli ilişkiler, ailevi girdaplar ve dini sorgulamalar görüyoruz.
Rüya Sakinleri'nde bu kez ölüm döşeğindeki yaşlı Bruno'nun geçmişe dair hatırlamaları ile küstüğü oğlu ve birlikte yaşadığı damadı üzerinden yine kadınların aslında ana eksende olduğu bir hikaye. Çok fazla kahraman var ve onların gözünden farklı şekillerde görüyoruz konuyu. Tek bir anlatıcı yok. Eşleri ölen ana kahramanların yeni kadınlarla kurduğu ya da kuramadığı gergin ilişkiler söz konusu. Burada yine dinsel olanı sembolize eden mistik/gizemli bir ikiz kardeş, Nigel, kadınlarla birlikte kitabın gizli kahramanı.
Kara Prens, hacmi itibariyle sona bırakıp en sevdiğim kitabı oldu. Belki tarzına da alıştığım için böyle olmuştur... Ya da gitgelleri ve farklı noktalara evrilmeleriyle diğer kitaplardan daha fazla macera olduğu için... Tam bir kargaşa hali ve kimin kimle nasıl bir ilişki kurduğunu çözemediğiniz bir durum. Kitap, yine yazarlık macerası içinde olan Bradley'in, bir başka yazar arkadaşı, onun eşi ve kızı, kendi kardeşi, eski eşi ve eşinin kardeşi üzerinden ilerleyen hikayesi. Konuyu Bradley anlatıyor ama kitabın sonunda, diğer karakterler de sırayla söze giriyor. Konunun genişlemesinde önemli etkenlerden biri de anlatıcının, sanata, aşka, iyi ve kötüye dair uzun analizlerinin olduğu kısımların varlığı. Sonu itibariyle serinin en etkileyici kitabı buydu.
Murdoch'ın kahramanları, felsefe, mitoloji ve din tarihinde karşılıklıları olan hikayelere ve kahramanlara fazlasıyla benziyor; sosyal bilimci damarının edebi dilini fazlasıyla etkilediğini görüyoruz.
Yorumlar