Tarladan Odaya

Daha dün bamya dikeniyle uğraşıyordum, bugün kitap tozuna geri döndüm; farklı hayatlar arasında geçişlere devam. Önce Torosların bir ucundan diğerine ağır aksak dura kalka yolculuk; sonra pastoral hayatta ben de varım denemeleri. Önce maviliklere sonra kırmızı toprağa bulanma. Önce tüketim sonra üretim. İkisi arasında, ikilikler arasında, ikilemler arasında bir dengeyi tutturabilmek hayatın zor kısmı.

Bir süre çeviri kitap-yabancı yazarlarla ilişki kurduktan sonra Türkçe yazarlara geri döndüm. Akif Kurtuluş ve Behçet Çelik okudum. Dönüş yolunda geçen seneki rutinin aynısını yapıp yol için klasiklerden bir tane seçtim; Çehov-Hayatım'la yola devam ediyorum.

Okulda oda değişikliği yapıldı ve her taşınma gibi yine eski defterler karıştırıldı; anılara sövüldü, anılara gülündü ama bunlar hep pasif formda yapıldı. İçimden sessizce övdüm ve kınadım kendimi. Bir kısımını da buraya aktarıyorum işte. Kusura bamya...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler