yıllık döngü

Yıllık döngü: Evde yalnız günleri... Pandemi sürecindeki onca sıkışmışlığa ve sürekli biraradalığa göre oldukça değişik anlar. Sessizlik farklı ama geçmişe yolculuk aynı. Yılları yeniden gözden geçiriyorum gruplayıp kategorize ediyorum. Blogta aynı şeyi yapmıştım geçen aylarda, etiketlerle... Şimdi kafamdaki olayları etiketliyorum. Yılları döndürüp duruyorum kafamda. Yaşlanmamak için olayları yeniden hatırlıyorum. Tabii ki olması gerektiği gibi, hepsini tüm hataları düzeltip yeniden rafa/kafaya koyuyorum. Seneye bakarız tekrar. Rahatlıyorum. 

Yok ya, ne rahatlaması; kendinle uğraşmak çok zor. İnsanlar o yüzden başkasına sarıyor demek ki, kendilerinden kaçmak için. Ben kaçamıyorum. Buradayım. Hangi yıl ne yaptığımı ve neden yaptığımı anlamaya çalışıyorum. Haklı çıkanları alkışlıyorum. Her şey olması gerektiği gibi, tercihler ve sonuçlar. Yapılması gerektiği gibi. Ne yapayım yani, çokça ihtimal vardı da ben mi mahvettim! Samanlıkta iğne aradım ve bulunca sevindim. Sonuç aynı: İğne battı canımı yaktı! Ben aramıştım ve bulmuştum oysa ki, niye şaşırıyorum. İyi şeyler yaparsan iyi şeyler olur inancının sarsılması... İyi olan her şeye dair umudun yitmesi.. . Yine de hayattayız, hala kızacak bir şeylerimiz var ne mutlu bize! 

Evin önünden günün aynı anlarında geçen kişiler, o adam, şu motorcu çocuk ve diğer bisikletli... Rutin devam. Rahat...

Alıştığım şeylere devam: Birkaç akademik yazı ve yeniden Per Petterson, Benim Durumumdaki Erkekler. O da geçmişi hatırlıyor/yeniden yaratıyor. Kuzeyde. Daha sonra Ayhan Geçgin, Bir Dava... 

Bir iki gün içinde çıkıyorum mağaramdan, başka dağ başlarına... Taşradan yeşilliğe, içimdeki çölden dışarıdaki kargaşaya... 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler