yavaş yavaş topluyoruz evi. her bir nesne hareket ettikçe, sesi soluğu yükseliyor; bazen boğuyor bzen hüzünlendiriyor. kimisi atılıyor (çok azı!), kimisine yeniden şans tanınıyor. koliler doluyor; kitapları toplamak kafayı toplamaktan daha zor olabiliyor. neyi nereye koyacağım, hayatımı nasıl düzene sokcağımdan daha çetrefilli. düzene girmiş hayatın, can sıkıcı olmayacağı da bilinmiyor. yola girdik ve yola devam ediyoruz. adım adım ilerleliyoruz. attğımız her adım bizi geleceğe yaklaştırıyor. geçmişteki gibi... yıllar önce, şimdi nasıl olacağımı pek tahmin edemiyordum. şimdi de edemiyorum. yaşıyorum. olduğu gibi, olduğu kadar. yavaş yavaş toplanıyorum. kolilerimi dolduruyorum hatıralarla, her bir hatıra toz bırakıyor geride, siliyorum. yeniden tozlanana kadar. kimine yeniden şans veriyorum. hatırlarımı nasıl düzene sokacağımı bilmiyorum. dolduruyorum. bantlayıp kapatacağım, yeniden açılana kadar. yavaş yavaş toplanıyorum. pişiyorum. altım kısılana kadar. 40ımda daha iyi olmak için...
41'den
20'li yaşların ortalarından beri devam ettiğim bu blogta hala ne yazabilirim bilmiyorum. Yaşıyorum ve ölüyorum. Her nefes beni sona yaklaştırıyor; o yüzden nefesimi tutuyorum. Denizin altında tabi, 20 bin fersah altında; bambaşka bir yerde, gidemediğim, olamadığım, bulamadığım herhangi bir yerde. Burada. Alıyorum ve veriyorum. Hayatta kalıyorum. Eski yazdıklarıma bakıyorum. Bugün olsa yine yazardım Elimde olsa 20'lerde kalırdım. O zamanlar 40'lar nasıl olur diye bir soru aklıma gelmiyordu. Ölümü ya da yaşlanmayı pek aklıma getirmiyordum. Okuduğum kitaplar, izlediğim filmler, gördüğüm güzellikler daha önemliydi. Şimdi bakınca görüyorum ki anı yaşamışım. Sanki yaşamıyor gibiydim ama yaşamışım. Daha iyi günler özlemi hep vardı; demek ki yarın daha güzel bir günmüş. "hep yarın olsun." Bugün yeniden 20'lere dönseydim yine aynı şeyi yapardım, cebimdeki bozuklarla İmge'den kitap alıp, çok satış yapıyor zaten diye Dost'tan dergi çalardım. Yakalandım ama ols
Yorumlar