Per Petterson

Per Petterson ile geçen yaz, At Çalmaya Gidiyoruz ile tanışmıştım. Bu yıl yine Metis'in kampanyasından Lanet Olsun Zaman Nehrine kitabını aldım ve okudum. Yine aynı harika tatla bitti kitap: Sinemadan çıkan insan hissi. 

Sinematografik diliyle kolaylık filme uyarlanabilecek kitaplar yazıyor. Tabii aynı tadı verir mi bilmiyorum, belki iyi bir yönetmek elinde, bende Nuri Bilge Ceylan filmleri uyandırıyor yazdıkları.  

Bu kitapta da yine aile ilişkileri ön planda. Annesinin gözünde bir türlü olgunlaşmamış olan Arvid'in ona kendini anlatma derdi, yaşadığı gitgelleri, tutunamama halleri var. 

Kitaptan pasajlar:

"benim kim olduğumu bildiğini sanıyordu ama bilmiyordu. Ne 1989'da o kumsalda, ne on beş küsur yıl önce Bergersen'in kafesinde ne de ben komünist olmadan önce. Bana dikkat etmez, başka şeylerle ilgilenirdi. Eve geldiğimde, nereden geldiğimi bilmez, evden çıkarken nereye gittiğimi bilmez, nasıl bocaladığımı anlamaz, onsuz on altı, on yedi, on sekiz yaşlarımı, Trondhjemsveiven'de E6 yolunda, Veitvet ve Grorud arasında serseri serseri dolaşmalarımı bilmezdi. Nasıl gidip gelirdim, sağımda gölgeli, ketum, nüfuz edilemez bir boşluk gibi yatan kadın hapishanesinin kalın, tuğla duvarları önünden başlayarak, sonra Kaldbakken'in alçak blokları belirirdi sağda, solda Rodtvet'in yüksek blokları, ta yukarıdaki ormana uzanırlardı, uçsuz bucaksız, derin mi derin ormana, insan içinde kolayca kaybolabilirdi ve istese sonsuza kadar bulunamazdı." s. 43.

" 'anne' dedim ve ağlamaya başladım. Kendimi tutamıyordum; Hansen görse de umurumda değildi. Sonra kolunu bırakıp arabanın öteki tarafına koştum ve başımı kaportaya dayayıp daha önce hiç ağlamadığım şekilde, umarsızca, Audi'yi yumruklarımla döve döve ağladım, sonra tekrar arkaya koşup ellerimi pırıl pırıl boyalı bagaj kapağına vurdum; istedikleri kadar bakabilirlerdi, sonra feribota koşup başımı gövdesine dayadım; simsiyah su aşağıda rıhtım boyunca uzanıyordu buz gibi, bağırarak arkamı döndüm. Şapşal gülüşlü taksici gırtlağına kadar utanca batmış nereye bakacağını bilemiyordu çünkü daha gençti ve onu nelerin beklediğinin farkında değildi." s. 151.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü