parçalanmaya devam

 Sen toprak altında parçalanmaya devam ederken biz de dışarıda parçalandık anne. Çok bir değişiklik olmadı; yok olmaya devam ediyoruz birlikte. Ölümüne yaşam devam ediyor; nefes al nefes ver. Sen iyi kötü börtü böcekte, kuşta ağaçta yaşıyorsun parça parça. Bense patates çuvalı gibi yığılıp kaldım olduğum yerde. Bir yere kıpırdayamadan öylece durdum. İçim dopdolu olsa da tek tekmede yıkılırım. İçten içe çürürüm ya da hava alan yerlerim pörsür. En nihayetinde çöpe atılıp gideceğim. İçim geçti. Zamanım doldu. Geç kaldım. Gitmeye ve dönmeye.

Şimdi sana bunları söylesem bir rabbiyesir oku, bir oku üfle nazar değmiştir sana derdin. Üç nas, bir felak. İnsanın en çok kendine nazarı değermiş. İyi olmanın ya da olmaya çalışmanın hiçbir yararını göremedim ama kötülüğü kendime oldu. Söylediğim sözler, yazdığım yazılar, kurduğum beklentiler olmadı, beğenilmedi, karşılanmadı. Ya da kötüydüm de kendimi iyi sanıyordum. İyiye, güzele, doğruya dair bütün beklentilerim yerle bir oldu. Tersini deneyelim, hadi gerçekten kötü olalım şimdi desem, ona da elim gitmez. Güdümlü terliğin beni kapı pervazlarında yakalar; kaçamam oralara. 

Senin canını sıktığım zamanlar okulda işlerim kötü giderdi. Sonra eve gelince senden özür dilerdim. İşte o zaman işlerin düzeldiğini ve bir daha bozulmayacağını hissederdim. Şimdi benim canımı sıkanların özür dileyecekleri yok. O yüzden işler hiçbir zaman iyiye gitmeyecek. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü