33 ay

33 aydır maaş alıyorum. O her sabah işe giden ve her akşam işe dönen insanlar gibi. O kalabalık otobüsler ve trafik sıkıntısı içinde ölüme yaklaşan insanlar gibi, o plaza sabahlarındaki uykulu günaydınlar, masa başları ve poğaçalı-çaylı kahvaltılar gibi; o sabahın köründe saçlarını yapanlar ve makyajlılar ya da kravat seçenler ya da arabasını çalıştıranlar veyahut sakal traşı olanlar gibi. Olmak istediğinden uzak, çekip gitmek isteyen-gidemeyeceğini/gitse de mutlu olmayacağını it gibi bilen, iş değiştirmek isteyen birçokları ve eve küfür ederek dönenler gibi.

Saçmalığın iki kavramı'nda itiraf etmiş olabilirim ama buraya da kayıt düşelim,
sanırım ben istediğim hayatı yaşıyorum. Huysuz ve inatçı ve uyumsuz biri için bu hayat, bulunmaz nimet. Bu yalnızlık ve bu sıkıntı tam bana göre. Her işin kendine göre zorluğu ve sıkıntısı vardır elbet; ki ben artık okumak eyleminden bunalmış durumdayım ve borç içindeyim-koca bir yeterlik tokadı yememe rağmen-belki de o tokatla kendime gelemedim hala/hala garip yerlere para harcıyorum/hala maaşımın yarısını kiraya veriyorum; yetersiz biri olarak... ve dahi kişisel hayatta kedilerin beni bırakıp gitmesi ve çekilmez biri olduğuma dair yorumlara rağmen; belki o tokatların etkisi...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü