yeni

aynaya baktığıımda 30una gelmiş bi adam görüyorum. "büyümüş, anlamış, yorgun". sabah kalkıp pencereyi açan, yüzünü yıkayıp çay suyu koyan, kahvaltı esnasında haberleri izleyip, ardından birkaç satır okuyan, birkaç satır yazan, tezini bitirmeye hevesli, niyetli, azimli, işini yapmaktan memnun; kimi zaman hiçbirşey yapmamaktan şikayetçi, biraz daha sıkı bir işim olsaydı diye birçoklarından dayak yeme pahasına rutini özleyen, sabahları erken kalkmadığı için duacı, hayatını rayına soktuğu için inançlı biri. Anlamış ve anlaşılmış eşiyle akşamları vakit geçiren, çarşamba/perşembeleri top oynayıp, haftasonu yüzen, bi ara fransızcaya vakit ayırıp, halen tv5'te altyazılı dizi izleyebilen, kimi tutkularını peşinden gitmiş ama hala iyi davul çalanlara özenen, bir bira içmeyi beceremeyip başladı mı duramayan ama sarhoş da olmayıp sızıp uyuyan, kimi zaman sakin, kimi zaman sinirli ama normalliğinin başlarına gelmiş bir adam. kişisel gelgitlerinden, uçsuz bucaksız dehlizlerden, tribal enfeksiyonlardan çokça arınmış; ulaşamadıklarından ziyade ulaşabildikleriyle ilgilenen, evet normal biri olmanın verdiği rahatlığa erişmiş. zor olanı, basit olurken multu olmayı becermeye başlamak; hiç bir bilmediğim bir alana ufaktan geçiş yapmak. sakin, sessiz; yalnız bizim.

bu aralar bu yeni beni algılamak, anlamak ve yaşatmakla meşgulüm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü