yeni bir dört duvar için adım atıp eski dört duvarıma geri döndüm. bu sefer yalnız... ilk günlerdeki gibi. ankara'daki son günlerimde beni benle baş başa bırakmak için yıldızlar gerekli açıya kavuştu. belki de bana yeniden düşünme fırsatı verdi: neydim ve nerelerdeyim? Hangi adıma nasıl karar verdim? Şimdi, tıpkı burada başladığım gibi, kendime ev açıp kendimle dost hayatına başlıyorum. Bir süre düşünürüm, sonra unuturum. Kendimi affederim. Kendime şans veririm. Kendimi şımartırım, eleştiririm ve kendimden geçerim. Sonrası zaten bozkır ve yeniden affetme, şans verme, eleştirme ve geçme-geçirilme seansı...
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?
Avrupa'nın ortalarında dolandıktan sonra Anadolu'nun ortasına geri döndük. Arada batısında da konakladığımız oldu; elektrik kesintileri, yangınlar, sıcakla beraber. Gezip gördüklerimiz, hissettiklerimiz, ter ve yorgunluk iç içe geçti; içe aktarıldı. Bolca fotoğraf kayda geçti. Hafıza kaydı... Kayıp düşmesin diye anılar. "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" denklemini birlikte götürmeye çalıştım her zaman. Ama para olunca zaman, zaman olunca para olmuyor çoğu kez. Zamanımız daha bolken paramız azdı; yine de kayıtlara eklenen çokça yer oldu. Kimisi 36'lık filmlerde, bazıları basılı kağıtlarda kaldı. Şimdilerde çoğu dijital. Öncekiler soluyor, sonrakiler yer açılsın diye siliniyor bazen. Hafızalar doluyor; sıfırlamak gerekiyor. Gençlikten orta yaşlılığa, orta sınıf dertleri... Okudum ve yazdım; gezdim ve dolaştım. Tekken iki ve şimdi üç olduk. O da ayak uyduruyor bize, tin tin geziyor sokaklarda; seviyor. Yeni yollar aşındırmak için zaman ve para kollamaya devam.
Yorumlar