başlangıca doğru

onca mekan değiştirip, gezip tozup, parça parça hayatları birleştirip, toza dumana kesmiş hayatı durgun hale getirmişken; benim/bizim/buralıyım dediğim bir yerde demlenmeye başlamışken yeniden uyandırılıyorum yola devam sireniyle. kök salmaya başlamışım meğer. kıpırdamakta zorlanıyorum. şimdi çekip çekip kendimi geriye, ileri doğru gitmenin yollarını arıyorum. ayaklarımı sürüye sürüye ve burnumu çeke çeke, gözlere tazyik eden hisleri durdura durdura ve nihayetinde yediboğum boğazda yutup yutup kelimeleri başlangıç çizgisine geliyorum. sona doğru varıp, yeniden başlıyorum.

bu kadar romantik olmayabilirdi ayrılışım. ben değil, kartonlar suçlu. beni bu değişim anında kendimle baş başa bırakan yıldızlar suçlu. ben suçlu değilim. beni kendime yapıştıran koli bandı suçlu. ben sadece harflerin peşindeyim. onları yaşatan çizgilerin... yan yana gelip anlamlı bir bütün olana kadar başımı döndüren çzigilerin. avuç içi çizgilerim, alın çizgilerim, şakak çizgilerim. hepsi birleşip beni yönetiyor. ordan oraya savuruyor. kök salmamla birlikte çizdiklerini hatırlamaları bir oluyor. sonra ben toplaya toplaya bir oluyorum kendimle. yapıştıra yapıştıra var oluyorum parçalarımla bir bütün. yeniden dağıtmak üzere...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü