yorgunluk

"Çerez var, dondurma var!" Bir bu eksikti, onu da tamamladık, şimdi sıra diğer eksiklerde...

Ekmek parası, İtalya rüyası, arkadaş hatrı... Öğrenciliğimde geçirmediğim süreyi, eski topraklardaki şenliklerde geçirdim 3 gün; eğlence değil görevdi oraya çağıran; "yaptığı işi iyi yapmak" kodlu genim sürmenaj olma eğilimindeydi. Nitekim yorgunluk olgusu yeni bir anlam kazandı bünyede. Pazar sabahı uçuk ile taçlanan süreç, tatlı bir seda olarak kalacak elbette...

Yüzlerce kişinin parasına dokunup H1N1 kapma kapasitem oldukça yükselirken, aslında farklı durumlara adapte olabilme kapasitemdi beni şaşırtan. 2 tane 2,75 1 tane 1,5'nin kaç ettiğini 10 sn.'de hesaplayamamak da doğru mesleği seçtiğimi gösterdi. İlkokulda belalım olan, "zihinden problemler" kitabı, kısa süreli uykularımın baş kabusuydu; bir de keşke abaküsü atmasaydım diye düşündüm yolda giderken.

Kumaş şort altına kalına çoraplar kadar beyaz pantalon, fermuarlı değil kopçalı çanta, büyük gözlükler moda olmuş; öğrendim. Koşa koşa 70'lere dönerken, 80'lerin ahını almaktan korktum. Permalı saçlar ve vatkalı gömleklerin hıncı çok feci olacak gibi geliyor...

3 yıl önceki adımla, masanın diğer yanına geçmek, her seferinde yeni bir hal alıyor. Başka biri olmaya başladığıma, zamanla nelerin değiştiğine, nelere katlanabiliyor olduğuma, mutlu bir şekilde, şaşırıyorum.

Yorumlar

mustava dedi ki…
eforunuz için teşekkür ederim sayın D.E. cumartesi gün sonu keyifliydi, olmanız gerekirdi.

sizi ziyaret edeceğim, etmeden önce haber vereceğim sayın D.E.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler