gitmek

gitmek, biz X kuşağının bir klişesiydi. herkes gitmek istiyor; nereye olduğu önemli değil. vaktin birinde, "yolda olmak, yol-cu olmak, yoldan yana" demiştim. birisi de bu sözü duvarına asmıştı, sağolsun. ki kendisi 4-5 yıl bankacılık yaptıktan sonra hindistana gidecekti. ne oldu, bilmem....

gitme isteği, yeni yerler görmekten başka birşey. "orda bir köy var uzakta" romantizmiyle ya da "oy dumanlı bizim eller" hasretiyle değil, tam tersi bizim olmayana ve yabancıya gitme isteği bu. macera. makara. sar sarmala. kendi kendine. dolan dur. olur, olur; zamanla...

gitme isteği kabardıkça, gezi bloglarına bakınıyorum. adamlar-kadınlar, geziyor da geziyor. yazıyor da yazıyor. onca zaman ve mekan nasıl bir araya geliyor. onca para ve olasılık nasıl birleşiyor. bunca binom dağılım nasıl bir sıra haline geliyor. anlamıyorum. sayılarla aram iyi değil.

halbuki ben gezdiğim yerleri pek yazamam. kendimi doldurmakla meşgulüm çünkü. ancak taşdığım zamanlarda yazabiliyorum. gezdiğim yerler, ancak boşluklarımı doldurabiliyor. o yüzden paylaşamıyorum. ufak tefek şeyler işte. dostlar alışverişte görsün.

gidip gördüğüm yerler, öfkemi dinlendirmek için uğrak noktaları belki. nefes aldığım için oralarda, kendime saklıyorum. burnumdan gelirken yaşadığım hergün, burnumu silmemek için kendimi zor tutuyorum. hınkırıp çıkarmamak için tüm ifrazatı; gidip bir yerlere saklanmak istiyorum. bunu en iyi, bologna'da dolu yağarken bi çadırın içinde kaldığımda hissettim. o an, çamlıyayla ile bologna arasında haritada bir parmak kadar mesafe vardı. oysa air france o parmağı 3 saatte geçebiliyordu. garip.

Yorumlar

E.A.Şeran dedi ki…
sevdim bu yazıyı. hatta alıntılamak isterim mümkünse?
yavuzy dedi ki…
tabii ki. :)
bugünlerde gitmek istiyor herkes evet,ama bazen gidişinde dönüşü olmuyor bazen de oluyor.ne demiş kaptan gitmek istediğim yer deniz kıyısı,belki biraz rahatlatır orası.
jjs dedi ki…
bu bloglar sayesinde aslında gitmenin uzaklarda değil bilinmeyenlerde olduğunu anlayabilirsin , bu bloglar sayesinde maliyetleri aslında ayarlayabileceğini bir telefona , çantaya , çizmeye vs vereğin parayla aslında neleri keşfedebileceğini ya da neleri kaçırdığını anlayabilirsin..
arz ederim :)
Bendis dedi ki…
"Pazar günleri... şimdilerde... sokak aralarından geçerken... Gözüme pijamali aile babaları ilisirse, kısın, yağmurlu gri günlerde tuten soba bacalarına ilisirse gözlerim... Evlerin pencere camları buharlasmissa... Odaların icine asılmış çamaşır görürsem... Radyolardan naklen spor macları yayınlanıyorsa... Gitmek, gitmek, gitmek... İsterim hep..."

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler