2'leri bitirdik 3'lere başlıyoruz. Tabii ki en iyi on yılım olacak. Aslında ergenliğimde, 30uma kadar yaşayacağımı varsayıyordum. Son üniversite yıllarımda korkumdan 35 diye revize ettim onu. Bir zamanlar tutkuyla bağlı olduğumu bazı şeyleri özlüyorum. Mesela birşeylere güçlü şekilde inanmayı. Bizim gibileri bulacağımız, evrenin sırrını çözemeceğimizi sandığım mistik kostik günlerimi. Kaset dinlediğim günleri. Kasetleri ileri geri sarışımı. Ruhumdaki sarışını... Şimdi olgunlaştıkça, olmayacağını-yapamayacağımı gördükçe, durgunlaştıkça, olması gerekenlere kanaat getirince; aslında esmerlerden hoşlandığımı anlayınca... bugüne ulaştığıma minnettar oluyorum. İyi ki bu noktaya gelmişim. 3 nokta.
Annemsiz ilk doğum günü
Annemsiz ilk doğum günü. Pek çok şeyin ilki gibi, bunun da ilki varmış. Pazar günü mezarını ziyaret ettim, çiçek diktim. Umarım tutar ve büyür. Bu yaşa kadar pek çok işim tutmadı, ama dertleri içimde büyüdü. Yine de aynı şeyleri yapmaya devam ettim. Denedim ve yenildim. Kimi zaman beraberlikler ve galibiyetler de oldu. Daha önce yazdığım gibi orta sıralarda, "hem önemsiz hem de nemsiz bir yerde" hikayemiz geçip gitmeye devam ediyor. Bazı rutinleri bozmayı sevmiyorum, bu da öyle. Yaşayıp gidiyoruz işte, "yıllar geçiyor yaşlanıyoruz galiba..." Arada ufak tefek mutluluklar, küçük başarılar ve büyük umutlarla nefes alıp vermeye devam...
Yorumlar