2'leri bitirdik 3'lere başlıyoruz. Tabii ki en iyi on yılım olacak. Aslında ergenliğimde, 30uma kadar yaşayacağımı varsayıyordum. Son üniversite yıllarımda korkumdan 35 diye revize ettim onu. Bir zamanlar tutkuyla bağlı olduğumu bazı şeyleri özlüyorum. Mesela birşeylere güçlü şekilde inanmayı. Bizim gibileri bulacağımız, evrenin sırrını çözemeceğimizi sandığım mistik kostik günlerimi. Kaset dinlediğim günleri. Kasetleri ileri geri sarışımı. Ruhumdaki sarışını... Şimdi olgunlaştıkça, olmayacağını-yapamayacağımı gördükçe, durgunlaştıkça, olması gerekenlere kanaat getirince; aslında esmerlerden hoşlandığımı anlayınca... bugüne ulaştığıma minnettar oluyorum. İyi ki bu noktaya gelmişim. 3 nokta.
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?
Avrupa'nın ortalarında dolandıktan sonra Anadolu'nun ortasına geri döndük. Arada batısında da konakladığımız oldu; elektrik kesintileri, yangınlar, sıcakla beraber. Gezip gördüklerimiz, hissettiklerimiz, ter ve yorgunluk iç içe geçti; içe aktarıldı. Bolca fotoğraf kayda geçti. Hafıza kaydı... Kayıp düşmesin diye anılar. "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" denklemini birlikte götürmeye çalıştım her zaman. Ama para olunca zaman, zaman olunca para olmuyor çoğu kez. Zamanımız daha bolken paramız azdı; yine de kayıtlara eklenen çokça yer oldu. Kimisi 36'lık filmlerde, bazıları basılı kağıtlarda kaldı. Şimdilerde çoğu dijital. Öncekiler soluyor, sonrakiler yer açılsın diye siliniyor bazen. Hafızalar doluyor; sıfırlamak gerekiyor. Gençlikten orta yaşlılığa, orta sınıf dertleri... Okudum ve yazdım; gezdim ve dolaştım. Tekken iki ve şimdi üç olduk. O da ayak uyduruyor bize, tin tin geziyor sokaklarda; seviyor. Yeni yollar aşındırmak için zaman ve para kollamaya devam.
Yorumlar