Kahvaltıları yalnız yaptığım temmuz ayları... Hafızamın iyi olduğunu sanırdım ama artık unuttuğumu fark ettim pek çok şeyi. O yüzden hatırlatırım kendime arada bir, geçen hafta/ay/yıl bugünlerde ne yapıyordum. Yaptıklarımı yapamadıklarımı düşünürüm. Ne gerek var bilmiyorum. Beyin jimnastiği, geliştiremediğim kasların yerine mi? Bir iz bırakarak geçip gitmiş olmanın hevesi mi? Aradığını bulamamış olmanın üzüntüsü mü, tam da istediğim buymuş diyerek istediğin hayatı yaşamanın duası mı? Eski şarkılar, filmler içerideki şeyleri yerinden kıpırdatırken üçüncü 10 yılın başında acaba yeni bir ben mi oluyorum, yoksa yerimde mi sayıyorum? Zihinsel olarak olmasa da fiziksel olarak geriden geldiğim, yaşımı göstermediğim ortada. Böyle yavaş yavaş ilerleyerek önümüzü daha iyi analiz edebiliyoruz belki de. Önümdekilerin, çevredekilerin neleri dert ettiklerini görüp şaşırıyorum, ben de mi böyle olacağım? Farklı bir hayat yaşama şansın var mı? Tarihsel ve sosyal koşullar içinde... bla bla...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annemsiz ilk doğum günü

Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?

Öyküler