kiraz mevsiminin çalışma değil sevişme vakti olduğunu biliyordum bilmesine de gündem bizi rahat bırakmadı iki dakka dinlenelim diye. aktif bir dinlenme de diyebiliriz; gerekli meseleler üzerine düşündük taşındık. sonra gerçekten kiraz topladım. mevsim yazmış; ben de uyumadım, göreve uydum. uzun tatilin hayalini kurmuştum ama şimdilik evde sinema kanalları ile idare ediyorum. bekarlık günlerimi geçen yıldan başka bir evde geçiriyorum, işte en büyük fark. tek başıma kaldığımda kendimden sıkılıp sıkılmadığımı test ediyorum. henüz bir sonuç alamadım.
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?
Avrupa'nın ortalarında dolandıktan sonra Anadolu'nun ortasına geri döndük. Arada batısında da konakladığımız oldu; elektrik kesintileri, yangınlar, sıcakla beraber. Gezip gördüklerimiz, hissettiklerimiz, ter ve yorgunluk iç içe geçti; içe aktarıldı. Bolca fotoğraf kayda geçti. Hafıza kaydı... Kayıp düşmesin diye anılar. "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" denklemini birlikte götürmeye çalıştım her zaman. Ama para olunca zaman, zaman olunca para olmuyor çoğu kez. Zamanımız daha bolken paramız azdı; yine de kayıtlara eklenen çokça yer oldu. Kimisi 36'lık filmlerde, bazıları basılı kağıtlarda kaldı. Şimdilerde çoğu dijital. Öncekiler soluyor, sonrakiler yer açılsın diye siliniyor bazen. Hafızalar doluyor; sıfırlamak gerekiyor. Gençlikten orta yaşlılığa, orta sınıf dertleri... Okudum ve yazdım; gezdim ve dolaştım. Tekken iki ve şimdi üç olduk. O da ayak uyduruyor bize, tin tin geziyor sokaklarda; seviyor. Yeni yollar aşındırmak için zaman ve para kollamaya devam.
Yorumlar