çift kişilik yatağın tek tarafı

Çift kişilik yatağın ortasına değil de kenarına yatmak. Alışık olmadığımdan belki. Kendi sınırlarımda kalmak istediğimden mi? Diğer tarafı fazla eskimesin diye mi? Çift kişilik yaşamın tamamını değil bir tarafını kaplamak. Gerektiğinde uzanılacak alanlar yaratmak mı?

20'li yaşların başında da böyle canım sıkılıyordu muhtemelen, ama o zamanlar daha az imkanla bunu idare edebiliyordum sanki. Belki. İnan ki... Mutfak mermerini/tablasını-herneyse silerken fark ettim, bu can sıkıntısını kontrol edememe hallerim, yeni. İnsanın kendi evinde canı sıkılırmıymış, derdi annem. O yüzden başkalarının evlerine taşınmıştım. O da yetmedi. Yarı-kendi evimde, bir ayağım dışarıda, yeni bir sürekli adres bulmanın kıyısında, sıkıntıya yeni mekanlar bulmak isteği. (Yaz-çiz-oku. Senin işin bu.)

O çok boktan, şehirli insanın yalnızlığı triplerine bulandığımı görünce, hayat çok zor be abi adamcıklarına dönüşmemek için, radikal bir dönüş. Hayatın birlikte ve mutlu geçebileceğine dair umutla, çift kişilik yatağın kenarına kıvrılıyorum. Başkalarının evleri, başkalarının yatakları, çarşafları, alet edavatından sıyrılıyorum. Yeni paketler açıp, eski poşetler atıyorum. Diğer tarafım fazla eskimesin diye mi? Gerektiğinde uzanılacak alanlarımı korumak mı?

Yorumlar

simurganka dedi ki…
Çift kişilik yatağın diğer tarafı; sol yanımı sakındığım sağ yanım. Görünmeyen bir sınırla ikiye bölüyorum her gece. Her sabah düzgünce seriyorum, iki yastığın üzerine örtüyü.Gecenin masallarından gündüzün hikayelerine, çift kişilik yataktan çok kişilikli hayata tek başına. İyi geceler ve merhaba...

Simurg

Bu blogdaki popüler yayınlar

41'den

Annemsiz ilk doğum günü