30 Nisan itibariyle, danışmana verilen tezden 4 aydır haber yok. Kısa haberler gelmişti; hala hayattaymış. Beklemek, terbiye edicidir. Neyse ki arada yazıp çiziyorum da kendime meşgale buluyorum. Tabii arada yenilen goller hariç... Geçmiş, geçmiştir; hesapları kapatalım: Önümüze bakalım. Geçmişle hesaplaşmaktan pek hayır gelmiyor. Önümüzdeki günler hareketli olabilir: 5 Mayıs Kesmeşeker konseri, ablanın doğumu, yaylaya gitmek hevesi, kayınvalidenin Eskişehir planları... Sonra yaz geliyor. Kısa bir tatil? Keşke kafa rahatken gidebilsek...
Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?
Avrupa'nın ortalarında dolandıktan sonra Anadolu'nun ortasına geri döndük. Arada batısında da konakladığımız oldu; elektrik kesintileri, yangınlar, sıcakla beraber. Gezip gördüklerimiz, hissettiklerimiz, ter ve yorgunluk iç içe geçti; içe aktarıldı. Bolca fotoğraf kayda geçti. Hafıza kaydı... Kayıp düşmesin diye anılar. "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" denklemini birlikte götürmeye çalıştım her zaman. Ama para olunca zaman, zaman olunca para olmuyor çoğu kez. Zamanımız daha bolken paramız azdı; yine de kayıtlara eklenen çokça yer oldu. Kimisi 36'lık filmlerde, bazıları basılı kağıtlarda kaldı. Şimdilerde çoğu dijital. Öncekiler soluyor, sonrakiler yer açılsın diye siliniyor bazen. Hafızalar doluyor; sıfırlamak gerekiyor. Gençlikten orta yaşlılığa, orta sınıf dertleri... Okudum ve yazdım; gezdim ve dolaştım. Tekken iki ve şimdi üç olduk. O da ayak uyduruyor bize, tin tin geziyor sokaklarda; seviyor. Yeni yollar aşındırmak için zaman ve para kollamaya devam.
Yorumlar