beklemek
Günler bir şeyleri beklemekle akıp gidiyor. Arayı dolduran ve çerçeveyi tamamlayan şeye de sıkıntı deniyor. Sıkıntı, yalnızlığı besleyip sıkılaştırıyor-onu çözeceği yerde.
Ya sınavı bekliyorsun, ya tatili, otobüsü veya ya sevgilinin gelmesini, ya terfiyi, ya maçın başlamasını veya bitmesini; aslında en basitçe ölümü. Bekleyip elde ettiğin sonucunda, bir ölüm ve sonra yeni bir başlangıç.
El öpmeler, ziyaretler, gülücükler, iyi dilekler, hoşgelip hoşgitmeler; bekleyip geçersin sen olmadığın bir sürecin içinden.
Gelmeyeceğini bilerek, beklersin kendini; seni sen yapan şeyi, seni senden alıp götüreni. O uzun bekleyişin araduraklarındaki küçük bekleyişler, hayatı biraz çekilir kılmak için umut verse de, baki kalan o derin sıkıntı, çerçeveyi sıkılayan...
Ya sınavı bekliyorsun, ya tatili, otobüsü veya ya sevgilinin gelmesini, ya terfiyi, ya maçın başlamasını veya bitmesini; aslında en basitçe ölümü. Bekleyip elde ettiğin sonucunda, bir ölüm ve sonra yeni bir başlangıç.
El öpmeler, ziyaretler, gülücükler, iyi dilekler, hoşgelip hoşgitmeler; bekleyip geçersin sen olmadığın bir sürecin içinden.
Gelmeyeceğini bilerek, beklersin kendini; seni sen yapan şeyi, seni senden alıp götüreni. O uzun bekleyişin araduraklarındaki küçük bekleyişler, hayatı biraz çekilir kılmak için umut verse de, baki kalan o derin sıkıntı, çerçeveyi sıkılayan...
Yorumlar